basılmadık yer kaldı mı ?
kaç zozan eridi
sigara yaprağı gibi ayaklarında
kaç dağ
kaç vadi
kaç nehir geçtin zamana dair
ardından bıraktığın pınarların kaçı değişmedi ki

kaç elbise
kaç şutık
kaç zaman eskittin kim bilir
sadece düşlerinde gizlediğin sevdalardan başka


kim bilir
kaç kez hafif kır esintisi aldı göz pınarlarını
kaç nahifli şimal rüzgarı sardı tenini

kaç kez tenini yalayan mermilerle
dansa durdu bedenin
kaç alazlı kış soğuğunda dondu ellerin

kim bilir
kaç bahara çiçek savurdun
kaç mevsim
kaç yaz
kaç tarih düştün günlüğüne

kim bilir
kaçıncı çatışmanın anaforundasın şimdi
kaç kez soğuk ölüm sokuldu koynuna
kaç kez geçtin
sadece ölümün gezebildiği demli zamanlarda
kaç kez toprağa düşen bedenin canlandı gözlerinde
kaç kez yıldızlar topladın kucağında
yakardın
bu ölüm anıda geçsin diye...

kim bilir
acemi bakışlarına ne güzellikler sığdırdın
arı bir gülüşle ruhunu sarmalayan
yasaklı topraklara
kaç şiir okudun
kaç türkü
kaç zılgıt
kaç halaya durdun
senin olmayan zamana

Viyan’nın anısına

Şevket tekin