7
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1441
Okunma


dudakların gül saklıyor
dudakların üstünde dudaklarımın
vakitli vakitsiz yağan yağmurlara benziyor
bu yüzden irkiliyorum
duyduğumda kokusunu aşkın
güller solar insanlar ölür
kimi düşünsem hiçim içinde
kime sarılsam acı içimde
kalem kağıt su ve kadın
yokuşa vurulmuş her adım
infilak zamanını bekliyor kainatın
bir seni değil
bir seni değil beni de
resimlikte gülen hayalimle düşün
sararmaya yüz tutamadan daha
eskimiş gibi öylece bakıyorum şimalden
karanlık bir bölgede
Ay suyun ardına düştü nasıl
sonra anlıyorum bu hali her kadın gibi
sen de annem diye ağlıyorsun
usul usul başlayıp derinden hıçkırıklarla
içinden çıkılmaz bir hiçe doğru
saki buz bitmiş şişeler erimiş renkler solmuş
daha da doldurmazsan yıkılır bu masa
bu sandalyeler bu civanmert
dönüp duran dünya bilmez
nasıl çıkılır sensiz bu merdivenlerden
omuzları düşmüş bir adam düşün ardında
ah bu kokulu mumları kim getirir aklıma
sende yoksun ben ateşe dokunamam
bilemedim neden bu kadar doğal
çabuk alışıyor ayrılığa kadınların teni
bir de sigara içerken ağlayanların
dumanı nasıl büklüm büklüm sır mıdır yani
mevsimleri değiştiren küfür
gelmişine geçmişine sarılır durur
ölümcül sevgiler vadediyor kitaplar
şiirler hep o muhteşem kadınlar için olabilir
benimse göğsümde üç topal karınca uyur
bir de kör düğüm misali sevdiğim
götürün beni buralardan bir sarhoşun sırtında
evliyaların sırrıyla
5.0
100% (22)