5
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
2681
Okunma

Ölüm ilan edildi, hüzün yüklü
Bir uçurumun, karanlık kapılarında
Bir ekmek parası için yenildik hayallerimize
Öyle hâlsiz, öyle yorgunuz ki kardeşlerim
Bir korkuydu hep içimizde
Adım adım ışıldayan.
Bir heyecan bir bekleyiş var dışarıda
Sanki mondros mütarekesi
Ey koca dünya, yeni yem mi arıyorsun kendine?
Bugün benim doğum günüm
Bir şarkı söyle bana, içinde alın teri
Bütün acılarımı, dertlerimi unutur bana
Bak, bu boynumdaki atkı, karımdan bana hediye
Sen hiç sevmeyi bilmiyor musun?
Al senin olsun tüm karanlıklarım, dertlerim
Tükendim, ömrümün son deminde
Bir avuç kömür tozuyla.
Adımı sayıklıyor birisi
Dönüp bakıyorum, gözümün ısırdığı bir karanlık içinde
Kaldırıp atıyorum ağzımdaki maskeyi
O hain ve uğursuz karbondioksit gazına
İçimde hoyrat bir ayrılık rüzgârı
Şimdi anlıyorum, ölümün zamansız bakışını
Karım ağlıyor, çocuklarım ağlıyor biliyorum
Nasıl söylerim şimdi, ben dönemem geri
Meğer falımda, kaderimde böyle günlerde varmış
Elveda sevdam, çocuklarıma iyi bak, beni unutma e mi?
Şimdi iki kapılı bir handayız
Korkak ve çaresiz düşler içinde
Azrail aramızda dolaşıyor, elinde fermanımız
Biz miydik Soma’da madende çalışan?
Bir ses duyuyorum karımdan, kulağımda
Kederli ve bir kan örtüsü yayarak ardım sıra
Duy bir tanem, duy sesimi
Senin ve çocuklarımın aşkıyla veriyorum, son nefesimi
Gidiyorum, hoşça kal sevdiğim, hoşça kal, çocuklarım
Hoşça kal memleketim, hoşça kal Soma, hoşça kal Anadolum.
Nuri Dağdelen
13/5/2014
5.0
100% (8)