9
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
2001
Okunma

İnlettim senin adına yüreği
bağıra bağıra nakış gibi işledim
şiirlerimin ateşi gibi
sessizlik ve çığlık yükledim
Öfkeyle büyüyen acıları su yüzüne bıraktık...
Uzanmış suyun karşısında
küçük ayrıntılar arasında boğuldum
derken dağılmaya başladım
Anladım ki;
kanayan yerlerimden anladım yaşadığımı...
Hafızamda eser durursun serin bir rüzgar gibi
Renksin sonbahar sabahından, yazdan kıştan
Dağları dolduran kır çiçeği gibi
rüzgârlar seni koklayacak
ve ben kül olmuş rahmindeyim yaşamın...
Şimdi dokundun yüreğime
mavi gölgene yaslandım usul usul
düşlerimdeki ayak seslerinden ürkmedim bu sefer
işkencesine dayanılmayan dikenlerin üstünden geçtim
ve ben güçlendim sunduğunda ışığını...
Ötesinde acıları, geceleri, derinlere sapladığım
Güvercin gibi yuvamdan uçtu gitti
Seninle dönüştü geceler sabaha
Kandiller yanar ışığınla
evlerin damlarına taş fırlatır gibi attık sancıları...
Sancıların şimşeklerinde gördüm yaraları
Bağrımdan koparılmış ciğer parçası sensin
gidersen dudaklarımda ağıt olacak ses sensin
yel sen, ateş sen
ve ben bir yetim gibi sana doğru koşuyorum...
Seni dağlara gömdüm kuzularınla
ben ise çoban kızı
Yıkıntılar ortasında bahçemdin
buğday başaklarında parlak gülüşüm.
Gözlerim sunduğun şiirlerle süslü...
09.05.2014
5.0
96% (26)
4.0
4% (1)