5
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
2037
Okunma

Ayrıldığımız günü hatırlıyor musun
Hani dili budanmış yaralarına
Ayak bileğinden kesilmiş topal yarınlarını basan
Metrûk köhnemiş bir sevdânın
Kurak hidrografik haritasını bırakmıştın
Duaya bîmecâl avuçlarımın Bekkeî coğrafyasına
Samimiyeti haczedilmiş rehin bir vedâ
Ve
Bir de tamamlanamayan
Yarım kalan
Yalana bakan
Yılan bir tebessüm
Sanırdım ki
Sonum olacak
Başına ödül koyduğum bu gidiş
Geceleri
Uykularımda rûyalarıma intihar süsü veren
Boynumdaki ilmeğim
Gündüzleri
Yastığımda son nefesimi resimleyen
Doğum lekesi ecelim
Kitaplarımın arasında
Daha uykudayken Şâirler
Ürpererek
Titreyerek
Terleyerek
Sana yazdığım birkaç sağanak lirik şiirim vardı
Ve
Bir de sana
Yalnız sana
Bir tek sana
Özlemimin hârında tütsülediğim ucu yanık
Salya sümük bir türküm
Dün gece
Münker Nekir sorgusunda yaktım onları cevapsız
Alevlerin çakım çakım kızıllığında
Kelimelerimin çırpınışını gördüm
İmlâlarımın imâlarımın haykırışını
Yalvarışını
“Men Rabbûke” de çenesi kitlenen
Devâsâ ma‘bûdlarımın yanışını gördüm
Ellerimin yanışını
Bedenimin
Benliğimin
Bendeliğimin yanışını
Dün gece
Bir cenaze kalktı
Cûdi’ye çivilediğim Tûfân’ımın
Tahtakurularına teslim ahşap yıkıntılarından
Bir cenaze kalktı
Ağıdıma bağdaş kuran
Şeddâdım’ın İrem’inde yas tutmuş arka kapısından
Bir cenaze kalktı
İbrahim’e "gitme" diye yalvaran Hacer’in
Kırbasına doldurduğu son duâsından
Bir cenaze kalktı
Yassız
Ağıtsız
Oysa bir tutkuyu paylaşmıştık onunla
Kanadı kırık paytak bir umudu
Küçücük avuçlarımızda sıkı sıkı tuttuğumuz
Redd-i biât ürkek bir korkuyu
Uçurumların aş eren kesiciliklerinden aşırdığımız
Geçitsiz sarp bir yolu
Ateş böceği semâhında
Geceleri eneze cılız alevine üşüştüğümüz
Erimiş pembe bir mumu
Onunla iki yürek arası bir ömrün
Yarısını paylaşmıştık hâni ya katıksız
Dilimizin dikiş söküklerine yamayarak kanattığımız
İğne iplik mahcûb bir çift sözü
Gecenin bilmem hangi zift yalamış geri kalanlığında
Ayaklarından söküp topuklarını tırnaklarını parmaklarını
Azıksız yola koyduğumuz
Zamansız bir ölümü
Müslüm Gürses’ten kulağımıza şırıngayla akıttığımız
Vedâ kanamalı “ Ağır Yaralı” bir türküyü
Aydın kafalı kitapların karanlık satırlarına
Mezar taşı yaptığımız beyaz bir gülü
Ve
Giderken
Tırnaklarıyla eşeleyerek toprağımı
Yüzümün el değmemiş
Göz gezmemiş
Bâkir kırsalına ektiği yanık yarım tebessümü
Dün gece
Kırıp ucunu kalemimin
Sapladım sırtına
Eteğinin altında Sen’i saklayan tüm kelimelerin
O kelimeler bulacaktı seni
Vuracaktı da belki de
Hiç ummadığın bir yerde
Hiç beklemediğin bir vakitte
Sonra masamda saçlarını yolan
Alnındaki yazgıyı karalayan şiirlerimi getirecektim
Buz katığı cenazene
Ve
Ay ışığını alıp önüme
Ölümüne yürüyecektim ölümün üzerine
5.0
100% (9)