1
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
864
Okunma

Artık ıslatmıyor saçlarımı
Bu mutantan
Bu alengirli kentin algın ve bezgin yağmurları
Ayaklarımda
Her gün matizâne adımladığım yolların
O haz veren yorgunluğu yok artık
Ne ağaç dallarında hüzünlü adına inat
Beni mutlu eden dostum Sonbahar
Ne hummalı gecelerimde
Avuçlarımdaki hardan kelimelerimi eriten bir gökyüzülük kar
İsteksiz ve de hissiz aldığım her nefesin
O adâlî kıskacında
İki satırlık özensiz devrik yaşamım
Kim bilir
Belki senin gibi bir gün beni de boğar
İtelemekle
Ötelemekle yürü(tül)müyor topal umutlar
Hasbî vaz geçmek gerek belki de
Sana dair şarkılarda var olan her no(k)tadan
Anladım
Herşey
Herşey de bir yere kadar
Hep yanlış zamanlarda
Yanlış anlamlarda bulmak kendini
Ögeleri dizginlenemeyen fâsit kurgulu cümlelerde
Vartaya düşür(ül)üp yaftalamak
Çizgisiz alnına hakkedilen divit ucu kaderini
Günâhlara humârkârâne teslim etmek
Tek celselik masûmiyetini
Ve
Bir gün
Umarsızca
Gömüp mazininin dasitanî sayfalarına
Yara gazâ tarihini
Arkana bakmadan
Islatmadan
Gözünün kaldığı yolları
Terketmek bu şehri
Bu münkâriz çökmüş caddelere saplanan ingin kaldırımlar
Artık taşımıyor ağır yorgunluğunu adımlarımın
Akşamdan pencere pervazıma astığım o aşina
O aşikâr manzaralar
Her sabah göz bebeklerimin beşiğinde eritiyor
Gördüklerime yabancılaşan Hazan kertiği bakışlarımı
Vazgeçtim
Hep ayyar hep iki yüzlü aynalar göstermişse
Tuval rakkasesi fırça kıllarında kırılan resimlerimi
Habis niyetler fütûrsuzca kirletip
Bulandırmışsa seyyal duru sözlerimi
Palyatif hayallere bend olup kalgıyarak küstürdüysem
Yüreğimin sessiz rotalı şiirlerini
Ve
Bir gece yarısı
Henüz derin uykudayken nücûm ve Kamer
Yüzüstü bırakıp
Terk edersem bu kenti
Suçlu değilim
Gam yemem