0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1532
Okunma

Sevgilim,
Bir ülke senin gövden kadar masum olsaydı
Bir tek anne oğlunu devletten sormazdı...
- Şükrü Erbaş -
I
An’lar
anılar
yollar vardır
koşarsın hiçliğin boşluğunda...
azalan bir zamandır
ve aşktır
hoyrattır
yaradır
hicazdır
hüzzamdır
hayatının en berrak yanıdır...
Bir dilek tutarsın, kendi karanlığında saklarsın;
yanılırsın!
yenik bir imge gelir yapışır savrulan ömrüne,
yazarsın, yaşayamazsın
yaşarsın, anlayamazsın...
sen böyle yaraya kabuk, zamansız düşmelere tutunmak olsan da;
ne insana, ne hayata yaranamazsın..
Cam kırığı gibi avuçlarsın yaşamayı
bırak acısın, kanasın
yazarsın şiir, ölürsün toprak kanar durduramazsın!
II
Sen hayatta mağlupsun
sen yalnız
kalbin ölü aşklar mezarlığı..
Hangi acıya akar ömrün, yamalı umutlarda...
kaç deniz boğulur içinde..
Sen sevince ensesinden vurulmuş bir maktül olurdun
’acı yok olmaz yalnızca yer değiştirirdi..’
Buralarda sevmek ölüme yazgılıdır
kulaç attığın her aşk ağır bir suç sayılır
zulandaki özlemlerinle sürgün edilirdin yurdundan
III
/ Öyle ya, artık ’aşk dediğiniz nedir ki’...
duvarları sperm kokan bir otel odasında vizite fiyatına!
IV
Hayallerin bile haklı cesaretlerini unutmuşlardı
bütün çıkmaz sokaklar senin içinden geçer
bütün anlamları ters yüz ederek...
Her gidene elveda
kalana acımsı bir sızıydın
ve kanayan bir anıydın...
Hiçbir hakemin vermediği haklı bir penaltıydın...
Sen içe kapanış hüçresinde
hep yoksulluğa yakın tanıyarak yurdunu, sessizce
ve yaşamın menzilinde yaşlandırarak yaşamı
bütün kalabalıklarda yalnızlaşarak
senden söz ederdi, ihanetin kirinden arınmamış politikacılar...
Daha birileri bir yerlerde aşktan ve yaralardan söz ederdi...
V
Biraz hüzün depolayıp, yeni dizeler yaz imlası bozuk hayata
ve yürü intihar kokan bir gecede
düşünme;
bu bıçak hangi kalbe saplanacak!
Bu yüzden, sırf bu yüzden
çekip gitmeli buralardan...
ama ’ne demiş uçurumda açan çiçek, yurdumsun ey uçurum’...
Şiirlerin yasak diliyle anlatmalı en azgın yaraları
yasaklar taşımalı linç girişimi sevdalara..
pazarlığa oturan orospuları anlatmalı
biraz da, aşkı anonimleştiren ihanet ihraççılarını..
Yoksa sustukça boğazımızda çığlıklar boğulacak
kanun hükmünde sesimiz kanayacak..
VI
Herkes kendi çarmıhını sırtında taşıyabilmeli
ve uçabilmeliydi, her kuş kendi kanatlarıyla.
VII
Madem zulmün kıskacında
paranın sultasında yenikti insan
ve şairler yenikti
yasalar
hükümet
parlamento yenikti!
ne ağlayabilirdin / ne de özgürleşebilirdin...
/ Ne kendine yaranabildin şu örseleyen hayatta, ne de aşka..
’kimin bir parça yalnızlığı varsa bırakıp gitmiş avuçlarına.’/
VIII
Sınırlarını zorladığın sancılı sevişmelerde
intiharlar çarpar beyninin ıssızlığına
sefil bir hayatın baş aktörü olursun
melodramlarını kusarsın öyle solgun yalnızlıklara...
Neredesin
neredesin?..
Şimdi hangi aşkta mahsur kaldın
hangi depremin enkazında
hangi öykünün mağdurusun!
(Birdal ERDOĞMUŞ/2004)
5.0
100% (2)