16
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
2046
Okunma

Gün doğar, düşersin peşine
Ekmeğinin aşının.
Bu tamam,
Şu noksan,
O nerde derken;
Curcunada bakarsın gün ermiş karanlığa.
Kalınca yalnızlığınla baş başa,
Aralar kabuğu ellersin derdi.
Sızlasa da için
Dökemezsin dışına.
Dişin dilini ezer,
Dudağını büzer acılar...
Kolaydır çuvala koymak gündüzü,
El atan çok olur dört bir taraftan.
Ağırdır karanlık,
Kalkmaz yerinden.
Hüzün gözüne uzar,
Kirpiğinden süzer geceler...
Düşünürsün, yorar çözümsüzlükler.
Biriktikçe ezilirsin altında.
Sarar cigaraya üfürürsün,
Duman gider dert kalır.
Çıkarır doldurursun kadehe,
Daha ilk fırtta döner içine.
Bunalırsın.
Alevin volkanı deşifre eder.
Durumu sezer,
Masana sızar eceler.
Her derde deva boşverci dosttur.
Sorar açar dinler,
Anlar halinden.
Gördüğün her düşü hayıra yorar.
Tesellisi yaşamın ta kendisidir!
Yüzünde bahar neşesiyle
Bir serin üfler ki; kor ateş söner.
Ayağın kesilir yerden.
Uçarsın boşlukta.
İşte tam da bu sarhoşlukta;
Kapılır girdaba
Kâh rüzgârda tozar
Kâh derin sularda yüzer niceler...
Gayrı ecelerin mahkûmusundur.
Kahırla çileyi kovarsın gider.
Mutluluk dolaşır ayaklarına.
Oysa, aklında cinlerle
Kâğıda yazar
Defteri bozar gacılar...
*
Anıların son durağında inene kadar,
Yaşamdan kesitlerdir;
İyi kötü güzel çirkin
Başa gelen cilveler...
Sular durulup,
Dengesini bulunca;
Eğriyi çözer
Doğruyu dizer heceler...