29
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1765
Okunma

Kar yağmış yüreğimin sarp yamaçlarına
Kurt sürüleri iner dağlardan
Bedenim parçalanır Yağma Hasan
Buz tuttum ateşsiz odaların
Ayaz vurgunu kara kışlarında
Üşüyorum...
Gel yeniden başlayalım
Yaşamın dur halini ektim topraklara
Essin istedim rüzgarlar
Salınsın buğday başakları
Kıraç tepelerin eteklerinde
Hiç ayrılmayalım
Kırıntıları değil
Yaşayalım aşkın kendisini
Dolu dolu...
Bazen
Kırbaç dokunuşlarını hissederiz
Derinden derine
Rüzgarın
Kamçı gibi vurur yüzümüze
Yağmurlar
Kolumda boş bir sepet
Dalarım çalılara
Elim ayağım kan içinde
Çaresizce ağlarım
Nereye dönsem
Çepeçevre sarar sensizlik
Nereye koşsam
İçimde koca bir volkan patlar
Suçumuz sevmekmiş meğer
Yürek ağlar
Saçlarımın ıslanmasını sevdim
Senli yağmurlarda
İçimin karanlığını
Güneşim olur da belki
Aydınlatırsın umuduyla
O tertemiz duygular nerede pazarlandı
Ve hangi şerefsiz alıp katletti hiç acımadan
Bir bilebilsem
Bir bulabilsem
Hiç acımadan ta alnının ortasına
Bir değil
Binlerce kurşun sıkacağım
Asfalt niyetine döşeyeceğim mermi kovanlarını
En fazla içimde öldürürüm seni
Gözbebeklerimden alıp
Bakışlarıma gömerim
Ve her baktığım sen olup çıkar
Mızrapsız çalınan saza döner hücrelerim
Sensizliği vururken alnının orta yerinden
Oturup başucuna
Baktım yüzüne derinden
Konuştum sanki beni duyarmış gibi
En sonunda dayanamayıp
Tükürdüm öfkemden
Kimbilir kaç martıyı öldürmüş
Kaç rüyanın katili olmuş
Kaç sevdayı kana bulamıştı
Sensizlik denen illet...
Sessizliğin sesinde
Sensizliğe bedel biçildi tüm çağrılar...
Tükürdüm cenazene sensizlik
Beni affet....................
Yine bir yorumdan çıkan bir şiir. Sevgili masal_prensi’ne teşekkürler.
Asimaral-Eylül GÖKDEMİR... 10.OCAK.2008