21
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
2458
Okunma

bu denli yıkım olduğunu bilmezdim ağaçlara
sen de bilmezdin usta
yıllanmış ağaçlar arasında huşuyla
sevgilisinin bakışlarına yaslanan
bir kız gibi gezerdim
arardım ceviz ağacını Nazım’ın
o denli yurtsever olduğunu bilmezdim daha
insanın eşitlik, özgürlük hakkına yaslanırdım
koca bir dağa nasıl yaslanırsa beyaz bulutlar
öyle sarılırdım şiirlerdeki hikmete
yeniden göğerirdi Gülhane parkı
polisler hiç çıkmamıştı insan avına
bir kanepede büyük bir ulusu düşünürdüm
büyük büyük insanlar yetiştiren
büyümeye and içtim ağaçlarla beraber
hep denize çıkan yollarda, hep sevgiye
açtım gözlerimi sonuna kadar
memleketim dedim sonunda memleketim
sen memleketimden başka yerde değilsin
patates, soğan ektiğim toprak,ekin, ekmek
dallarında şarkı söyledğim elma ağacı
bebelerimizi büyüttüğümüz evler, çıktığımız tepeler
toz duman, delik deşik köy yollarımız
çirk kokuları sokak aralarında
girilir, girilmez yerlerde karşımıza çıkan
sevdalımız gibi koca tokmaklı, ipli kapılar
saman kokulu avlular, tahta merdivenler
heyecanla, acıyla, gülerek inip çıktığımız
ve kapı önleri; sayıp döktüğümüz ne varsa
çocuklardan eşten dosttan, sorunlardan
tadım tuzum, benim aşkım
yollarında, ağaçlarında yazılı hatıralarım
halk ozanlarım, aşıklarım, türlü nazlarım
hiç düşünmezdim böyle deşileceğini karnının
yollara döküleceğini çocukların
sonra döküm döküm döküleceğini polislerin
ve zamanın aniden ters yola sapacağını
ve kum taneleri gibi döküleceğini insanların
nasıl sarılacağımı, nasıl sevdalanacağımı
bilmezdim umuda, bir şiirlik tohumken!
ahh memleketim, memleketim, memleketim!
16. 1. 2014 / Nazik Gülünay