1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1416
Okunma

başını taşlara vura vura çırpıyordu
çalkantılı Deniz
soğuğu soğuran ayaz !
Ay yüzünü çoktan salmış Deniz/e
gözlerden akıtıyordu Pınar akışı
süzek
gurbetten sılama akar mı dersin ?
artık gurbetin kucağı
kucaklamiyordu anlıyormusun ?
yanlızlığım çigerlerimde delici
bir kama
tümörlü düğüm
melodisiz tutuşmuştu hasretlikler
sinem de derin
uzun havalı yanık bir türkü özlemi
san ki !
bir horon ritmindeydi
kangıran ayaklarım iç çelişkisi
tek yön lü İlletişim araçları geçiyordu!
sarmalanan karanlıklar üstün de
çoktan çekilmişti el ayak
keşk kurumasaydı bu saatta
ses-soluğu,Martının
pörtü-böçeğin
vede
göçmen kuşların
sadece kulaklarda uğultusu kaldı
bu kentin
saat gecenin üçü K İ E L !
ve
ben
yapayanlız dıkine vuran voltalarımdı
rengim uçuk..!
rengim donuk..!
rengim hissiz !
vede,
ölümcül sarmaşık Kanser di
yapışmıştı bedene çaresizcesine
dilim lâllaşmıştı diyemediğim ilk göz ağrıma
sır
bu olsa gerek !
içimi kemiren bu saatta
buraya
getirten de
o !
o idi !
o !
ne Ayın şavkı umrum da
ne de Yıldızların
derin kurgusu
ama !
dilimde ki türkülerim
daha
bir
ezgi
varsın soğdukca soğsun
çigerimde esen deli ayaz lar ?
varsın
ölüm borazanı çalacaksa
çalsın
başım gözüm üstüne
umrumda değil.. !
dilime
bir şiir dolandım
hani yazdıklarımdan olsun istedim
cinnetlik türkülerime
vesile
olur !
gider ayak
gırtlak yırtarcasına
Kadir Haktan TÜRKELİ
5.0
100% (3)