22
Yorum
37
Beğeni
0,0
Puan
2654
Okunma

Bir elimde yetişkin gün ışığı
diğer elimde
aysız gecenin fotoğrafı.
İçimde kar yüküne dayanamayıp
kırılan ağacın sancısı...
Yaslanıyorum şafağa
tereddütsüz kabulleniş ile..
Mevsimsiz esen rüzgarın gölgesi
dalgalansa da bayrak gibi göğsümde.
Ve bir düş’ü bağlıyorum
adak ağacına
tam da ölümden söz ettiğim anda.
Korun düşüyor suya
yayılıyor klarnet sesi bahara
Dönüyor tövbem pusuya
yasak yayın yapıyor toprak.
Kayan yıldızlar kimin umurunda...
Çarpıp çıktığım kapı önleri
ikindinin kaygan yokuşunda.
Kekik kokulu arka bahçem
Bekliyor son dans için kapında...
Bir top gülüşünü
yuvarla gelsin bana...
Soluyorum binlerce yılı
Bey dağının akşamında.
kalbim kalbini dinliyor sessizce
boğuluyor hücrelerim ışığında...
Vaktin dibine bak gülüm
sesin çarpıyor duvarlarıma
sevgi olup dönüyor sana.
Bir basamak daha çıkıyor sevincim
gün boyu sol göğsümün altında...
Ferda Özsoy.