27
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
2554
Okunma

içim burkuluyor dem acizliğinin bozukluğundan
ne yere ne göğe sığamıyorum Ya Rab!
daha da mahvolmadan al diye
yeni denilen şeyler de ne ki
eskilerden bir yamama mı?
yoksa sahiden mi yeni
veya civanlardan kalma bir esinti mi
verisi yalanmış bir dergah bozması mı
çatlak bir umudun sarhoş sesi gibisin
oysa sen en şair ruhlu bir dize gibiydin
bir yudum da içilirken tüm söyleşiler
bir figanın da çığlığa dönüşür heceler
duraklar korkarken
etkisi altında olduğun ne ki
bir tek kelime
adı tek hece
hükmü
a
ş
k
Yedi cihan bir araya gelse bile
Ölmeyen tek şiirler senle doğar
cenkler kurulur gönül ovaların da
savaşçıların çekerler serenatların dizginlerini
bülbül ehli gibisin
ey hissettikleri ateş olup kavuran
sen şair misin yoksa
şiir mi etti seni esir
öz demine prangalı mahkum gibisin
damından atlayan yıldızlar bir bir düşerken
saklanır sineme en acı rüyalar
bağdaş kurarken ruh oturur demine
kıvranırken bedenim
oysa sen eyvah içinde bin pişman
göz gözü görmeyen duman gibisin
meclisler kurulurken sıra gecelerine
acıların yangını çiğ köfte gibi feryadın
inletirken yeri göğü ahlar
incelmiş bel gibisin
hayalde oluşta gerçekte tutulamayan
oysa sen pek akla sığmayan bir değerdin
her anı kavururken “Mevlana’nın"
yanan Fuzuli dumanın da dönen Yunus
karaca oğlanın deyişleri
baki kalırken gök kubbe de sedası
içime çöken bir özlem-hasret ateşisin
İmdik bende işlenmiş olan nakışın
göz nurumun pırıltısını doğurdu
sen misin “O” yüce
günah ipini bırakınca gördüm ki
meğer küçükten de küçükmüş bedenim
meğer ki ben ne denli zavallı bir zerreymişim
bu işin affı var mı?
meğer ki “Sen” ne kadar da yüceden de yüceymişsin…
(23.12.2013) AZAP…
5.0
100% (35)