19
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
2150
Okunma

sabah ezanında açarlar kapılarını
tezek yakarlar sobalarında, ocakta
is, duman yakar genizlerini
yarınlarından gelir
bir bacanın öksürterek tütmesi
sararması kireç sıvalı duvarların
acıyarak bakması
ebe,dede fotoğraflarının
derin bir yara gibi
ne kadar dövülse de dövekle
kar,yağmur sularının akması
iri kara gözleriyle yaşını doldurmamış bebeğin
melül,mahzun bakması
sırtımızı dayadığımız ferhat dağları
yad’a yabana otak
yaban keçilerimiz kaçar geriye
unlu,hamurlu elleri kadınların
salınır mırık suya
özü yitirilir acı terelerin
serpilip yayılacak
su terelerinin
kaybolur alanları
mor menekşe, yabani çiçekler
geniş yaprakları arasında
açarlar gözlerini
ak meneviş sorar,gök menevişe
sürmeli gözlerinden sızar bir damla yaş
yapraklarına sürer ağıtı
usul usul ağlar
dağlardan dökülür taşlar
yarılır dağ
yağmalanır orman!
süleyman
hatıp’ın süleyman yani
ümmügülsüm’ün kardeşi
şehire okumaya gider
yükler sırtına babası
ferhat’ın dağlarını
gecekondu mahallesinde
erimez,ufalmaz dağların karı
küçülür süleyman
küçülür hatıp
geri dönmez ferhat’ın dağı
bilirim
hangi gözlerde ölür umut
hangi pencere pervazlarına
bebe beşiğine, bebelere varana dek
tozlar sıvanır
gerilir aklın surları
hangi ocakda köz
harlanır da
çipil yaban gözlerin
biti kanlanır!
vatan değil midir dağ?
dağlar yağmalanır..
4. 12. 2013 / Nazik Gülünay