4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1548
Okunma

en çok kızılağaç olurdu bizim oralarda
ne çiçek ne bir yemiş verirdi
ama
bir yağmur damlası düşmeye dursun
anlatılmaz bir senfonı kurulurdu dallarında
gürleyen gök
başka bir ezginin düetiydi çatılarda
kesme taş evler
bir saray edasında
nasılda baba görünürdü dağlarda
sesinden tanırdı herkes
ya belçika yapması
ya atmaca elli üç
peşpeşe patlardı
eğri büğrü parmaklarda
derelerimiz vardı
ilkbaharda bulduğu herşeyi önüne katardı
tahta pencerelerde insan yığınları
hiç durulmayacakmış gibi akan
kudurmuş suya bakardı
bir gün pahalı arabalarla
kimisi yarık dudaklı
kimisi papyonlu sermaye sahipleri geldiler
tecavvüze uğrayan günahsız bir kadın gibi
dağlarımızı kasıklarından deldiler
siz ’ne edeyisunuz’ dedik
HES dediler...
Havuzuna bedeva su istediler
Şerefsiz Beyefendiler...
5.0
100% (7)