O kırpık bakışlarıyla henüz doğmamış şafak gülüşü.../
Soylu bir kısrak gibi çiğneyen kar altında üşüyen zambakları.../
Su sele dönüşmeden daha, ip olup buza dönüşür ya hani!.../
Cehennemin öte yakasına cennet kurar bir kadın şiir dokunuşlarıyla, örselenir ya hani!!./
Ki... Kedere ölçeklenmiş bilmeceler sunağında iki ayrı yerde, iki ayrı kafeste acır ya iki yürek hani!.../
Sanma... Göz yer arar ölmeye, kusar içindeki irini dil, sığınır bir masal büyüsüne kimi hiddetle ve kimi de sevgiyle.../
Kölesi oluruz günlerin ve görmediğimiz iki çift bakışa yanar da yanar iken öfkemiz.../
Savruluruz ayrı yönlere ya hani... İş, güç, yaşam meselesi, biraz felsefe ve siyaset kazanıdır kaynayan o aşk dedikleri penceresiz yüreklerde../
O aşınmış ırmaklar tuzdan arınıp denizlere ulaştığında ve rüzgar özünü savurup yine tuza dönüştüğünde ilençli bir yağmur şıpırtısı olur özlem...
Tutunur eteğimize ah, geçirir pençesini yorgun ve argın yüreğimize..../

YİNE ŞİİRDİ....
YİNE ÖZLEMDİ...
VE YİNE BEKLEYİŞE RAKKASE BİR YÜREĞİN İÇTEN DEPREŞİP DÜZE İNEN NEFESİYDİ...
KUTLAMAK YETER Mİ!!!
ŞİİR ADINA YETMEZ Kİ.
AMA YÜREK ADINA MUHTEŞEMDİ....

Merhaba,


Öyle deli bir gönlüm var ki;

Öyle güzel laflar beceremiyorum yazık ki!...

İçimden geleni ya dilime konuk ediyorum yahut parmaklarıma veriyorum olanca ağırlığımı.

Kendimi yorumu noksan bir kul olarak görüyorum çoğu vakit...

Lakin öyle anlar, öyle şiirler veya müzikler oluyor ki;

İçimden bir ses 'Hadi bu defa yaz!'' ve rahatlasın yüreciğin diyor.

İşte sayfaya girdiğimde kah bir cenazeye dahil olmuşum ( Şiirin ilerleyen bölümlerimde bu düşüncemin pek de yersiz olmadığını ziyadesiyle görüyorum.)
kah bir uçurum başında sonsuzluğa ayaklarını sallayan yaramaz bir kız çocuğu olmuşum...Şimdi ben neredeyim diye soruyor dilim? Tüm cevapsızlığına rağmen yüreğimin.

sensizlik !..
çiğnedikçe ağzımda büyüyen lokma .
ne yutabiliyorum.
ne çıkarabiliyorum .
daralan ruhumun üzerine yürüyor soğuk duvarlar .




O'nun olmadığı an,en acı andır sevene.Aşık ve maşuk...Ahhhhh Yar!Öyle acı bir lokmadır ki o...Yenilip yutulması mümkün olmayan bir gıda!Tiryakilik yapacak kadar zararlı üstelik.Çözümsüzlüğün neticesinde ömüğüne duran bu soğukluk,bu hissiyatsızlık bilmecesi var ya!Zordur,çekene,bilene...Eyvallah!




nefretim
aşkım
sevdam
sonsuzluğum
son’um
adını koyamadığım
soru işaretlerim kemiriyor cümlelerimi .

n e y d i n / s e n / h a y a t ı m a ?

Her ne kadar ''isimsizin'' olsa da aslında bir zamanlar her şeyin olan acı bir lokmadır o.Aşkının ateşiyle pişirip,yutkunmakta zorladığın ve en kötüsü içindeki ateşi yok eden bir lokma.Suçu kime atarız bilmem ünlemlerin olduğu yerde hayatı geçirmeye çalışırken bu sınavdan.Bırak soru işaretlerini artık,tamamlanmış her cümleye ancak ''nokta'' yakışır...


çölde gördüğüm vaha mı
susamışlığımla alay eden vuslat mı
hak , reva mı
yar’ mı ,yara’ mı .

b i l e m e d i m .



Bir zamanlar yâr iken;sönmüşlüğün yol açtığı bir yaradır artık.Kopartıp attıkça kabuğunu acı denizlerinde boğulacağın büyük bir yara artık.Kanama ve dahi kanatma artık!..



kestiremedim, hangi yönümden vuracaktın rüzgarlarını
hangi zamanda , hangi tarafından sarsacaktın sevdamızı .

ne uzak durabildin ,ne yanıma varabildin .

sen geldin ,sen gittin
ben geldim ,sen yine gittin


Elbet bir melten gibi hafif olmasa da illa ki bellidir gelecek olan fırtınalar.Sen gözlerini mi tatil etmiştin yoksa,

Yoksa gönlün mü tatile çıktı epey bir süre...Tahminim her ikisi yönünde.Gönül sevince göz istediğimizi görüp duyuyor zira.

Ahhhh,o gelip gitmeler yok mu? Oysa ne zorunluluklar vardır hayatımızda,hepimizin bildiği.Ne maniler vardır gelmelere sevda için.Dur sorup sorma,hele hele yargılama sevdayı.Gönül çok istiyorsa yine de buluşur sevdalılar...Ya istemezse,bitmezler bahaneler,şikayetler,sitemler...



heyecanından terleyen avuçlarımdan, eser,
ışıldayan bakışlarımda , fer yok .
’hırçın sevdam’ derdin ya bana
hırçınlık yapacak gücüm bile yok
parmak uçlarım soğuk
yüreğim buruk , içim dışım , her yanım k o p u k .


Hırçın kadın/kadına ne yakışır hırçınlık,bilirim.Gücünü yitirmiş bir bedenin hırçınlığından daha ağırdır beyindeki ve yürekteki hırçınlıklar.Deli gibisin şu an.Görüyorum hırçın yanını da elimiz kolumuz bağlı feryadına karşılık.Biz de susacağız kadın...Biz de!



y o r u l d u m .


Yorulmayacaksın,yılmayacaksın...Kendin için bir yaşama borcun var,unutma!


uzun uzun yazamıyorum artık.
acılarımı uzatmak zorlaşıyor.
beynim, berduş .
harflerim mecalsiz , taşınmıyor .


Uzun yazıya ne hacet!Bazen bir cümle yetmez mi bizi anlatmaya.O da mı olmadı.İçinde ne çok şey barındırır üç nokta(...)



ben, bizi düşlerken,
şehrimin cennet bahçelerinde ,
sen hangi cehennemin dibindeymişsin meğerse !...


’sus’ dedin .

’sustum’ .

adamlığın’a konuşacak çok lafım vardı oysa daha .

sevildiğin değeri sattın ya ucuz pazarlarda
en büyük düşmanıyım kendimin
harıl harıl yandığı için sana.


Gitmezden ve kalmazdan evvel konuşacak çok şeyimiz olur.Aslında istediğimiz boğazımıza duran acı lokmayı kusmaktır.İŞte o çıkmadıkça içimizdeki dert büyür,yer bitirir bizi.İşte bu sebeple ''Sakın susma kadın,susmaaaa!'







’sus kadın, sus’ !...

canın gitmiş
gözünün nuru gitmiş
daha fazla ayırma ruhunu, yaralanmış bedeninden.

dikiş tutmayacak artık nasılsa , aynı yerden,defalarca yırtılan parça’n .



Kadın güçtür...

Kadın merhamettir...

Kadın aşktır...

Kadın dirençtir...Sana yakışanı yap!

vakit... eyvAllah !...

-aşkım
-sevdam
-nefretim
ne diyeceğimi bilemediğim.

darmadağın ettiğin ’biz’ e , üç nokta ...

’ aşk dediğin bu olamazdı;
asıl aşk , sana sunduğum gerçeğe tahammüldü ’...




Ne diyeceğin çok belli aslında.Sadece cesaret et ve kendine bu iyiliği yap hadi.


''Canın cehenneme!'




Çok sevgimle...



küstüm çiçeği tarafından 11/8/2013 4:35:44 PM zamanında düzenlenmiştir.