4
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
2084
Okunma

bir yağmur şehre nasıl küser bunu bulut bilir
kaldırımları köpekler tenhalığımızı sazlar
albümlerden bir bir eksilen resimler gibi
gittikçe kükürt soluyor bu iklimde aşklar
veresiye düşler az biraz şairlerin işi
iyisi / senle bölüşecek birkaç dumanım var
baktığımız bu deniz sanki hiç el değmemiş
kıyısına çarpmamış ışık ve şilepler
gözlerine böyle hangi geceyi sürdün
bak / beni hederimden de beter edecekler…
bütün görkemler gördüğün gök etmiyor işte
selamsız kentler ve suskun köy kahveleri
sonrası birinci şahıs cinnet taşıyan otobüsler
kim bilir hangi durakta kimi kimsiz indirecekler
iç çekme / o gidenler artık geri gelmeyecekler...
bir savaşçı kavgasına nasıl küser bunu yemin bilir
nehirler yüzlerine gamsız bakıp dalarken
kırılan şiirler kemancıların ellerine nasır olur
çalarken şarkıları gömlekleri kir dilleri sus solur
o kir ki yönünü şaşırmış atmacalara açıktan bir leş olur
suç bölüşülmez herkesin hakkı anılar eder
derken kapanır perdeler kendisine döner masallar
ki masalların evi olmaz bu annelerin yalanıdır
istasyonda ansızın patlar revolverler anlarsın rengin kırmızı
üşüşür başına demir tetik başlar hikayenin süslü yosması…
bütün ölenler gördüğün mezarlıklar etmiyor işte
serviler kadar sallanıyor ömrümüz döşümüze
sönmüş şarap şişesi bırak ay’la kalsın
nasıl olsa ellerimiz yine yolumuza gölge
ağlama / sevincin hicran açar kirpiğinde…
bir yağmur şehre nasıl küser
incinen ve devrilen hikayeler olmalı
iyisi sen beni senle anla
ben gittim köz kalsın sonrası...
Mert Metin
5.0
100% (10)