9
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
2584
Okunma

Mehmet Sağlam;
Merhabalar Mecit Aktürk, teşekkür ediyorum bu güzel şiir (manuzme) için. Tebrik ederim. Gerçekten de usta işi bir çalışma olmuş. Çok fazla emek verdiğinizi düşünüyorum. Zira biçim, ahenk, söyleyiş-anlatım ve kurgu bakımından hiç sorun görmedim. Oldukça akıcı ve sürükleyici. Sonunu merak ettire ettire okutturuyor kendini şiiriniz. Bu tarz şiirleri okuyunca Mehmet Akif gelir aklıma, onun da oldukça güzel manuzmeleri var malumunuz. İçerik, hikaye planı, verilmek istenilen mesajı daha etkili hale getiriyor. Hikmet perspektifinden bir bakış var meseleye. Hikayenin başındaki sarhoşa (!?) hikayenin sonunda secdede can verdirmek etkiyi artırmış, iletiyi kuvvetlendirmiş. Zahirde görünen ile hakikat farklı oluyor zira. Bunu güzel anlatmışsınız. İnsanların kötü huyları edinmek için adeta bir gayret-yarış içinde oluşları günümüz insanının-insanlığının en önemli sorunlarından. Bu noktaya temas ediyor şiir. Kıssa da güzel hisse de güzel inşallah. Kaleminizin gücü daim olsun. Tebrik ediyorum. Selam ve dua ile Kadir Geceniz mübarek olsun.
Şiirdiller AKADEMİSİ ve Şiirdiller LOBİ Atölyesi’nden.
Hava güzel, güneşliydi; çıktım evden neşe ile
Kuytu yerde biri vardı elinde bir şişe ile.
Kendi deyip gülüyordu; üstü yırtık ve sarhoştu
Çakır keyif, gam kedersiz; şivesi de hayli hoştu.
El kaldırıp selam verdi, ahbapmışız, dostuz gibi
"Sana güzel haberim var, dinle! " dedi, bu garibi.
Oyalanma, sen de koş git! Takip edip gelen sesi
Ucuzluk var az ötede; her ayın ilk pazartesi...
Pazar yeri tıklım tıklım; tezgâh dolu haslet ile
işler kesat, fiyat düşmüş; satılmıyor edep bile.
Esnaf basbas bağırıyor! "Var mı alaaan akıııl...akıl!
Kimi sessiz, vurdumduymaz, çoğu zaten bir kula kul.
Az ötede uzun kuyruk; herkes yiyor birbirini
Sebebini merak ettim; çektim kenara birini;
Sordum; dostum, göremedim, söyle, ne var o tezgâhta?
Neymiş böyle elzem olan "hayat" denen güzergâhta?
Sırasından çıktı diye, adam kızgın ve öfkeli
Baktı bön bön suratıma; dedi bana; be hey deli!
Bilmezmisin, bu devirde, makbul olan beş şey vardır
Bekledim ki ilim desin, irfan desin, ya da ardır.
Sanki mâlûm olmuş gibi; "yok...yok! " dedi, öyle değil
Aç gözünü, bak çevrene! Neye rağbet, neye meyil?
Kaldı mı ki bilen bu dem, yol yordam ne, nedir usul?
Her sözünü zehre banıp, saydı tek tek, usul usul;
Kin ve nefret ilk ikisi, say ki yumurta ikizi
Gönüllere kök saldılar, gözde ve sözdedir izi.
"Kibir" gelir ardısıra, yanında da "yalan-dolan"
En değerli müşteridir, ikisinden hergün alan.
Geri kalan yüzde maske; o da riyâ için gerek
Bende eksik kin ve o’ydu", dedi, içini çekerek.
Gam çekmezdim, gül bahçemde açan güller hep solsaydı
Yeter ki, devir O devir, ASR-I SAADET olsaydı.
Silip gözden akan yaşı bir elinin tersi ile
"Çok direndim" dedi, amma, sonuç hüsran, hep nafile.
Şeytan güçlü, hilesi çok; günah tatlı, nefis azgın
Dedim "olsun", iraden var; bu değil ki senin yazgın.
Bir hışımla döndü geri, tezgahta mal kalmamıştı
Bu kez file bomboş idi, kin ve maske dolmamıştı.
Sevinse mi, üzülse mi, bilemez bir hal içinde
"Nasip" dedi, gülümsedi; ışık gördüm sevincinde.
Yankılandı minareden tam o anda gür bir sedâ
Davet vardı, "gel" diyordu, Rahman, Rahim olan Hüdâ.
"Bekle" dedi, hayli mahcûp, "koma beni bu dehlizde"
Çok günahkâr olsak dahi, iman ettik elbet biz de.
Sonra sustu...daldı...gitti; başı eğik, tefekkürde
Bir an baktım ağlıyordu; göz yaştaydı, dil şükürde.
Abdest ile dökülürken, hata, günah her ne varsa
"Elham" ile uyandırdı hoca bizi sarsa sarsa;
Hamd ve senâ O’na idi, O’ydu Rabbi Âlemlerin
Kâinâtın tek sahibi, ilâcı tüm elemlerin.
Hem Halıkdı hem de Malik; esirgeyen, bağışlayan
Kulluk yalnız O’na idi; kalpten geçen O’na âyan.
O’ndan diler, dileniriz; O’dur kula yardım eden
Emanettir her şey bize; en başta da can ve bu ten.
Bir vaveyla geldi önden; henüz namaz tam bitmeden
Selamladım, bir de baktım; iki büklüm, cansız beden.
Can kafesten çoktaan uçmuş; ne yapsalar artık boştu.
Son nefeste secdedeki üstü yırtık "O SARHOŞTU!"
Mecit AKTÜRK
Berlin, 28.10.2013