2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1091
Okunma

sus şimdi
sussun taksiminde zorlandığın anılar
alnında çıban çıkmış gibi o fosforlu dağlar
çürümüş üzüm gibi mosmor salkımlar
yakan top oynuyorum sürekli
zanla zarflanmış zaman tarlasında
tanrısız gökler arıyorum sözümona
inan işte
ve sen gel buna
bir umudun unutulması de hafızanda
hepsi bir kahve içimi!
şaha kalkmış atlar gibi bastırmak
dizginlemek azgın geceleri
ve duru bir hınçla sokmak
dilden yüreğe sarfolmuş cümleleri
çocuk oyuncağı! değil mi
anlatmak dolu gözlerle boş karelere
defin sonrası gülümser gibi
güneş olmak gamı geniş kedere
sus şimdi!
artık hiçbir cümle doldurmaz yerini
sildim attım terimi!
artık zor bulurum çaresini
zor bulurum bir daha
saçların gibi kalın urganlar
da , asarım kendime kendimi!
aslında öyle bilindik ki
kaçıncı piyes bu
ki dolduramaz yerini hiçbir sâki
kara çalınan bu kalbi
unuttum ben
iki yıl altı ay on üç gün önce seni!
sus en iyisi
kulak tıka bu koyu harbe
ağzı mantarlı şişe gibi
bekle vaktini
hapset tüm ömrünü geçmişiyle
yaşam denen hayat kilerinde
sus şimdi!
sus!..
artık imgelere beziyor
şiirlere sarıyorum özlemini
sus şimdi!
ellerim kan çıbanı
benzim sıtma yeşili
sus
unutuyorum seni...
hep sus diyorum ya sana
hani , benimle hiç konuşma
bu ne unuttuğumdan ne kibir
koca bir yalan!
diyorlar hani;
"susma, sustukça sıra sana gelir"
aklımdan hiç çıkma
hep gözümün önünde dur diye!
bil!
ToprağınSesi
.
5.0
100% (8)