Geçtim bilgisayarın karşısına ve kendi kendime dedim ki:
Börtü böcek, kuş ve çiçek dururken. Gidip kaktüs dermeye ne gerek var? Zaten diken üzerinde memleket Gerim gerim germeye ne gerek var?
Tanır mısın karşındaki adamı? Veyahut da bilmediğin madamı. Vardır mutlak bir kederi, bir gamı. Dul mu diye sormaya ne gerek var?
Baksana sen eğlenmene kâmına Ne bakarsın Halep’ine, Şam’ına Kar mı yağmış ebesinin damına? Vazifen mi ? Kürmeye ne gerek var?
Bak sen de gidersin sonra kazara. Vatandaşı ne itersin mezara? Canı çıkmış, ruhu çıkmak üzere. Defterini dürmeye ne gerek var?
Yaşın altmış , aklın hâla havada. Kuluçkaya yattın yine yuvada. Gözün kaldı bilirim baklavada. Diyorsun ki ’sarmaya ne gerek var?’
Vatandaşın pantolonu, parkası, Nene gerek entarisi, hırkası. Dert mi sana ’Nedir acep markası?’ Her şey şeffaf, formaya ne gerek var?
Aşık Sami ne güzeldir sözlerin, Baharların, hazanların, güzlerin Hele hele o mancalak gözlerin [*] Maskaraya, sürmeye ne gerek var? ----------------------------------------------------------------------------------------
Rahmetli annem beni hep mancalak gözlü oğlum diye severdi. O zamanlar ’ Mutlaka iyi birşeydir ’ Diye merak etmezdim. Sonraları öğrendim ki mancalak yeşil renkli iri bir kertenkeleymiş)))))))))))
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aşık Sami ne güzeldir sözlerin, Baharların, hazanların, güzlerin Hele hele o mancalak gözlerin [*]இܓ Maskaraya, sürmeye ne gerek var?
*** Aferun sağa kendini bilip kabul etmekte meziyettir…!
இܓ İnsanlara bir şeyler anlatma gayretinizde ve kaleminizde hendek savaşı öncesi Halid Bin Velid (r.a) kılıcının izleri var gibi geliyor bana desem… olmazsa hanım ellerden bi biskrem versem… ;)
Annenize rahmet olsun Sami Bey …!
”Sevgi insanın temeli üzerine kök salar.” Hz. Ali (r.a)
Biz bütün MÜSLÜMAN büyüklerimizi severiz …
desem …ki
Hatan, benim yaptığım hatadan daha küçük ama sen bunu yapmamalısın. … Nerede muhabbet?
இܓ”Her gül kokan yerde muhakkak gül vardır.
Her gül kokan yerde gül olduğu gibi her dedikodusuz
ve fesatsız olan mecliste de Hazret-i Muhammed vardır.
Nerede muhabbet, orada Muhammed…” இܓ
Ken’an Rifâî Hz. இܓ
&
இܓ
Üstad'ın kertenkeleyi öldürmeme,yılanı öldürmeme gibi nasihatleri var; ama kertenkele ve yılanların öldürülmeleri hususunda hadisler var. Bu durumu nasıl izah edebiliriz? Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim keleri ilk darbede öldürürse ona yüz sevap yazılır. İkinci vuruşta öldürürse daha az kazanır. Üçüncü vuruşta ise bundan da az sevap kazanır." (Müslim, Selam 147 (2240); Metin Müslim'den alınmadır. Ebu davud, Edeb 175, (5263, 5264); Tirmizî, Ahkâm 1, (1482). Bazı Tirmizî tertibinde Sayd bölümünde 13. babta.)
AÇIKLAMA:
Vezeğa, Ahterî'de keler olarak açıklanır. Keler, bir nevi kertenkeledir. Resulullah fuveysika diye tavsif ederek, insanlara eziyet veren haşerata dahil etmiştir. Fuveysika, fasıkcık demektir. Resulullah haşeratın ekserisinden ayrı olarak, zarar verenlere fasık demiştir. Alimler, kelerin bu grupta olduğunda görüş birliğindedir. Bir vuruşta öldürülmesinden maksad eziyet verilmemesi içindir. Zîra hayvan ikinci darbeyi almadan yaralı olarak kaçabilir. Bu da bir canlının eziyet görmesine neden olur. Buna göre insanlara zarar vermeyen hayvanları öldürmek caiz olmaz."(1)
Esasen zarar vermeyen hiçbir canlı öldürülemez. Öldürülmesi caiz olanlar ise, zararlı olan ve bu zararından başka türlü kurtulma imkanı olmayan hayvanlardır. Kelerin bir vuruşta öldürülmesinin sevap olması, eziyet vermeden ölmesini sağlamak içindir. Yoksa her görülen kertenkeleyi öldürmek caiz olmadığı gibi, öldürmenin kendisi de sevap olmaz. Eziyet vermeden zararından kurtulmanın yollarını aramak gerekir. Ancak öldürmekten başka çare yoksa, bir vuruşta öldürmek gerekir ki, hayvan eziyet çekmesin.
Üstad Hazretlerinin kertenkele ve yılan gibi kır hayvanlarını öldürmekten men etmesi genel bir hükümdür. Yani bize zararı olmayan, kendi halinde yaşayan hayvanları öldürmek neden gerekli ve sevap olsun. Bu gibi hayvanlar; ancak insana mutlak zarar verme riski varsa öldürülür. Öldürürken de Peygamber Efendimiz (asv)'ın bildirdiği gibi hızlı ve bir kerede olmalıdır. Tıpkı kurban kesiminde olduğu gibi.
Özet olarak Üstad Hazretlerinin "öldürmeyin" demesi, mutlak zarar riski olan durumlarda değil, normal durumlar içindir. Böyle olunca hadis ile çelişen bir tarafı kalmaz.
(1) bk. Kütüb-i Sitte - Prof. Dr. İbrahim Canan. இܓ
இܓHayırlarla rahmetle anılmak hoştur amma En güzeli varmaktır YÜZ AKIYLA ALLAH’a!… இܓ
Ben bir garibim…Nebileyim hocam ben ne yaptığımı biliyormuyum kine… güzel şiir yazamıyorum.. güzel yorum da yazamıyorum…Risale-i Nûr'a yakın olan bir dost olduğunuzu söylemiştiniz, ona istinaden bir bağ kurabileceğinizi düşünmüştüm , yanılmışım…ben de MANAVGAT ta bulunduğum zamanlarda tanıdım kelerleri, el öpenleri ilk sizden öğreniyorum…zarar verdiğini görmedim ama saklambaç oynadığımız zamanlar oldu…onlar benden korktu, ben onlardan… hele bir keresinde kertenkelenin kafasını görünce yılan sandım… ne bileyim cahillik işte…hani biraz benziyorlar ya ikiside sürüngen gillerden…Manavgat hatıralarım kertenkele dolu… ;)
*Sahih hadisler konusun da da şöyle bir yol izliyorum doğruluğundan emin olmak için… doğru kaynaklar çokk önemli Akıl- kalp- ruh huzur bulup nefse eziyet etmeden hükmediliyorsa ve akabinde ALLAH’a yönlendiriyorsa her söz, önemlidir…Ve tabiî Hz. MUHAMMED MUSTAFA( sallalahu aleyhi vesellem ) Peygamber efendimizin her sözü de ALLAH’a ulaştırır eğer ki onu tanıyorsak ve yaşantımızda onu örnek alıyorsak…en azından gayret edebiliyorsak…Lâilahe İllâllah Muhammeder RasulALLAH kelâmı yaşamımıza girmişse…
Hani biz Türkler hep deriz, hatta kızarız Hiristiyanlara Lâilahe İllâllah kısmını kabul ediyorsunuz, Muhammeder RasulALLAH kısmını reddediyorsunuz diye…bizlerde sözümüzün özü olmayız ki hem dille söylemeli hem yaşamımızda uygulayıp kalbimizle tasdik etmeliyiz ve Müslüman kardeşler olaraktan Türk kardeşlerimize yardımcı olmalıyız…bir birimizi gerçek hayatta yok etmeden…!
Milliyetçilik bir kılıftır… inanç ise o kılıfın içinde ki mücevherattır…
Sami Bey Hocam bir insan hem Müslim sıfatları taşır, hem kafir sıfatları… bununda doğruluğunu teyid için insanın kendini incelemesi , gözlemlemesi kafidir…
İsrailli bir genç kadın Filistinlilere yapılan saldırılarda kendi zalim milletine karşı geldiği için tankların altında kaldı…bu kadın İsrailliydi ve Müslim sıfatını ortaya koydu… ülkemizde Türk’üm deyip zalim olanlarda var…cezaevleri dolu… bunlarda kafir sıfatlarını meydana çıkarmışlardır…
ne kadar çokk anlam barındırıyor değil mi…kendini bilen Rabbini bilir…ve burada Türkler, İsrailliler, denmemiş, Müslümanlar ve Yahudiler denmiş…bizim yapmamız gereken taklidi değil TAHKİKİ İMANı uygulamak…Bayrağımızdaki sembollerin anlamını kavrayarak...
Yazdığım şiirle kertenkele öldürmek üzerine yazdıklarınız arasında pek de ilgi kuramasam da olaya bir başka açıdan baktım:
Nerede muhabbet, orada Muhammed.
Bir müddet görev yaptığım Akdeniz sahillerinde de kertenkeleye keler denir. Hatta ufak olan bir cinsine el öpen de denir.
Bizler 1978-1983 yılları arasında bırakın kertenkele öldürmeyi aksina daha da çoğalmalarını isterdik. Çünkü onlar bize çok rahatsızlık veren sivri sinekleri avlarlardı. Ayrıca ben bu yaşıma kadar bir kertenkelenin bir insana zarar verdiğini duymadım ( Türkiye için söylüyorum tabii ki )
Yüce Rabbim yarattığı hiç bir şeyi sebepsiz olarak yaratmadığına göre insanlara zarar vermeyen böyle bir canlıyı neden gördüğümüz anda öldürelim.
Peygamberimiz öyle demiş...Pek çok hadis kitabı da bunu teyid ediyor..Peygamberimiz demişse vardır bir hikmeti elbette.
Amenna..Ama ben bu hadislerin sahih olduğuna da inanamıyorum doğrusu '' Müslümanlar, Türklerle savaşıp onları yok etmedikçe kıyamet kopmayacaktır '' ya da buna benzer bir hadis( Tam hatırlayamadım ) gibi gayri sahih bir hadis olabilir diye düşünüyorum.
Ben bir garibim…Nebileyim hocam ben ne yaptığımı biliyormuyum kine… güzel şiir yazamıyorum.. güzel yorum da yazamıyorum…Risale-i Nûr'a yakın olan bir dost olduğunuzu söylemiştiniz, ona istinaden bir bağ kurabileceğinizi düşünmüştüm , yanılmışım…ben de MANAVGAT ta bulunduğum zamanlarda tanıdım kelerleri, el öpenleri ilk sizden öğreniyorum…zarar verdiğini görmedim ama saklambaç oynadığımız zamanlar oldu…onlar benden korktu, ben onlardan… hele bir keresinde kertenkelenin kafasını görünce yılan sandım… ne bileyim cahillik işte…hani biraz benziyorlar ya ikiside sürüngen gillerden…Manavgat hatıralarım kertenkele dolu… ;)
*Sahih hadisler konusun da da şöyle bir yol izliyorum doğruluğundan emin olmak için… doğru kaynaklar çokk önemli Akıl- kalp- ruh huzur bulup nefse eziyet etmeden hükmediliyorsa ve akabinde ALLAH’a yönlendiriyorsa her söz, önemlidir…Ve tabiî Hz. MUHAMMED MUSTAFA( sallalahu aleyhi vesellem ) Peygamber efendimizin her sözü de ALLAH’a ulaştırır eğer ki onu tanıyorsak ve yaşantımızda onu örnek alıyorsak…en azından gayret edebiliyorsak…Lâilahe İllâllah Muhammeder RasulALLAH kelâmı yaşamımıza girmişse…
Hani biz Türkler hep deriz, hatta kızarız Hiristiyanlara Lâilahe İllâllah kısmını kabul ediyorsunuz, Muhammeder RasulALLAH kısmını reddediyorsunuz diye…bizlerde sözümüzün özü olmayız ki hem dille söylemeli hem yaşamımızda uygulayıp kalbimizle tasdik etmeliyiz ve Müslüman kardeşler olaraktan Türk kardeşlerimize yardımcı olmalıyız…bir birimizi gerçek hayatta yok etmeden…!
Milliyetçilik bir kılıftır… inanç ise o kılıfın içinde ki mücevherattır…
Sami Bey Hocam bir insan hem Müslim sıfatları taşır, hem kafir sıfatları… bununda doğruluğunu teyid için insanın kendini incelemesi , gözlemlemesi kafidir…
İsrailli bir genç kadın Filistinlilere yapılan saldırılarda kendi zalim milletine karşı geldiği için tankların altında kaldı…bu kadın İsrailliydi ve Müslim sıfatını ortaya koydu… ülkemizde Türk’üm deyip zalim olanlarda var…cezaevleri dolu… bunlarda kafir sıfatlarını meydana çıkarmışlardır…
ne kadar çokk anlam barındırıyor değil mi…kendini bilen Rabbini bilir…ve burada Türkler, İsrailliler, denmemiş, Müslümanlar ve Yahudiler denmiş…bizim yapmamız gereken taklidi değil TAHKİKİ İMANı uygulamak…Bayrağımızdaki sembollerin anlamını kavrayarak...
Yazdığım şiirle kertenkele öldürmek üzerine yazdıklarınız arasında pek de ilgi kuramasam da olaya bir başka açıdan baktım:
Nerede muhabbet, orada Muhammed.
Bir müddet görev yaptığım Akdeniz sahillerinde de kertenkeleye keler denir. Hatta ufak olan bir cinsine el öpen de denir.
Bizler 1978-1983 yılları arasında bırakın kertenkele öldürmeyi aksina daha da çoğalmalarını isterdik. Çünkü onlar bize çok rahatsızlık veren sivri sinekleri avlarlardı. Ayrıca ben bu yaşıma kadar bir kertenkelenin bir insana zarar verdiğini duymadım ( Türkiye için söylüyorum tabii ki )
Yüce Rabbim yarattığı hiç bir şeyi sebepsiz olarak yaratmadığına göre insanlara zarar vermeyen böyle bir canlıyı neden gördüğümüz anda öldürelim.
Peygamberimiz öyle demiş...Pek çok hadis kitabı da bunu teyid ediyor..Peygamberimiz demişse vardır bir hikmeti elbette.
Amenna..Ama ben bu hadislerin sahih olduğuna da inanamıyorum doğrusu '' Müslümanlar, Türklerle savaşıp onları yok etmedikçe kıyamet kopmayacaktır '' ya da buna benzer bir hadis( Tam hatırlayamadım ) gibi gayri sahih bir hadis olabilir diye düşünüyorum.
"Aşık Sami ne güzeldir sözlerin, Baharların, hazanların, güzlerin Hele hele o mancalak gözlerin [*] Maskaraya, sürmeye ne gerek var?"
Rahmetli annem de babama mancalak gözlü derdi de manasını pek anlamazdım ama iyi bir şey olmadığını aşağı yukarı kestiriyordum. Çünkü annem, babama sinirlendiğinde derdi hep :)
Senin bu yorumunu okuduktan sonra kafama bir soru takıldı: Annem acaba kızdığı zaman mı bana mancalak gözlü dedi yoksa mancalak gözlü oğlum diye mi severdi? Hayatta kalan son teyzeme sormam lazım..Bilse bilse o bilir.
Senin bu yorumunu okuduktan sonra kafama bir soru takıldı: Annem acaba kızdığı zaman mı bana mancalak gözlü dedi yoksa mancalak gözlü oğlum diye mi severdi? Hayatta kalan son teyzeme sormam lazım..Bilse bilse o bilir.
Gereksiz çok şey var hala gerekliliği devam eden. Yanıbaşımızda,evde sokakta,caddede, koca şehirde şu güzelim memlekette çok gereksiz şeyler oluyor. Gereksiz insanlar tarafından gereksiz zamanlarda.
Evet diyeceksiniz ki böyle bir yoruma ne gerek vardı. Şu an sen kardeş burda gereklimiydin.
hocam evet bende diyeceğim ne gerek var ama derler ya akacak kan damarda çıkacak don güneşte kalmaz diye onun gibi bir şey herhalde şiirin sonunda o açıklamanızada güldüm saygılarımla selamlar
Asma yaprağı kalem gibi olmuş sarma Gel de dertleri birbirine sarma Nazarlardan korur muska şeklindeki lahana sarma Üstüne iyi gider ayranla baklava Kavurmayı unutma az kaldı bayrama
Vatandaşın pantolonu, parkası, Nene gerek entarisi, hırkası. Dert mi sana ’Nedir acep markası?’ Her şey şeffaf, formaya ne gerek var?
Okurun istediği gibi bakabileceği bir anlatımla yüklü,iç sesimizle dertleşir bazen sözcükler.Kendine sitemli diliniz, bir o kadar da samimi. Hafif muzip şiirinizi okumak keyifliydi.Beğenim ve tebriklerimle. Söz ustasına saygı ve selamlarımla.
Önce gülümseterek okuyup ama hemen ardısıra Sami hoca yine inceden diyeceğinide demiş diye bizi düşündüren güzel bir şiir okuttunuz bizlere teşekkürler yüreğinizden dökülenlere.
Gerek yok gerek yok diyerekden hep vurdum duymaz olduk ciktik... gerek var efendim gerek var sormayada, almayada, vermeyede... her ne kadarda karsimizda ki gerek yok söylesede..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.