1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
953
Okunma
Hiç bilemeyeceksin,
Sabahları nasıl uyandığımı
Gözlerimi ilk açtığımda hangi ismi andığımı
Derin ayrılık elemi duyanların nasıl doğrulup gökyüzüne baktığını, bilemeyeceksin.
Hazin bir aşk bu,
Kar tanem
Hiç bilemeyeceksin…
Kışın yanan soba başında mırıldandığım
Kürdili hicaz şarkıyı,
Orhan velinin hangi şiirinde çok ağladığımı,
Ne zaman gamlanma gönül desem
Yana yana gama bandığımı ruhumu
İnadına kanadığımı
Hiç bilemeyeceksin kar tanem…
Hazin bir öykü bizimkisi…
Haydarpaşa’dan kalkan trenlerin
Vagonlarına yükleyip
Nakaratına gömdüğüm senleri,
Okuyup sezemeyeceksin.
Ah Salacak sahilinden bıraktığım cam fanuslara kurduğum aheste cümleler
Dönüşün kadar ağır,
Dönüşün kadar zor,
Hüznün gözyaşına gebe senlerim
Ruhumun esareti senelerim
Aşkın bulut bulut akarken gök kubbemden
Nereye sürüklediğimi senden kalan tozları
Hangi topraklarda ram olup yağdığımı
Kar tanem,
Hiç Bilemeyeceksin…
Akşam 18.30 boğaz vapurunda güverteden savurup attığım gamları
İsminle müsemma yıldızların zedelendiğini sularda
Denize karışan duygularımı
Burnumu yakan keskin iyot kokusunu
Sen misin yoksa?
Sensizlikten kalan boşluğumun yansıması mı?
Ve martılara söylediğim şarkıda
Adı geçen nevi-i münhasır kimdi ?
Hazin bir aşktı bizimki…
Kar tanem
Hiç bilemeyeceksin…
Şimdi hangi gam yüklü geminin küreğiyim,
Hangi gönül denizde çekiyorum kendimi bilmiyorum sahile ağır ağır
Bir vuslat mı bu varış,
Yoksa senden kaçış mı ?
Derin suların karanlığında,
Ah dar boğazındaki düğme olaydım da
Tek bir dokunuşunla dolanaydım boynuna diyesim var da
Her şiirimin sonunda
Yoo o kadar kolay değil
Ölümüne bir aşk bu….
Olmasaydım bir yangın yeri senle yanan
Sen olmasaydın bir kar tanesi…
Kavuşmak mı ?
Kim bilir belki belki...
GÜLDEN KALEM
5.0
100% (3)