Edep, âdâb, saygıyı unuttuk mu sahiden?
Bir mekâna selâmsız, girilir mi? Giren var.

Acı kahvenin bile kırk yıl hatırı varken
Kadîm dostun kusuru, görülür mü? Gören var.

“Yurtta sulh, cihanda sulh.” diyen bu asil millet
Savaş çığlıklarıyla, gerilir mi? Geren var.

Ecdad kanıyla sulu vatanımın her yeri
Bir tek karışı dahi, verilir mi? Veren var.

Komşun kavgada iken taraf tutmak da nesi?
Dostun otağına post, serilir mi? Seren var.

Allah ‘a şirk koşmaktır doğalı tahrif etmek
Güle boya ve esans, sürülür mü? Süren var.

Bin yıllık birliktelik nifaka teslim oldu
Hane içinde hane, kurulur mu? Kuran var.

Damla damla biriken suya oluk dayanmaz
Kükremiş sel önünde, durulur mu? Duran var.

Ezelî hasletimiz hiçe sayılır oldu
Yere düşmüş yiğide, vurulur mu? Vuran var.

Bir tohumdan bir orman hâsıl eden Allah’ım
Domurcuğa durmuş dal, kırılır mı? Kıran var.

Menzilin mesafesi niyet ile ölçülür
Aşık olana Bağdat, sorulur mu? Soran var.

Binbir renge bezeli lâlezarın dururken
Elin bahçesinden gül, derilir mi? Deren var.

Bayrağa sahip çıkıp Türk’lüğüyle övünen
"Vatan bölünmez" diyen, yerilir mi? Yeren var.

Adına akîl denen aklı şartlanmış zevat
Vatan elden giderse gidilecek neren var?


09.09.2013 – Lüleburgaz

Zekâi BUDAK