6
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
2052
Okunma
son bahar söyleşilerim..
sercan"a...
desem ki ona kıyamet kopacak içimde
diyecek ki bana al beni gözlerinin içine
eylül yüzlü büyüyen güz üşümeleri içindeyim
bazen söyleşiyorum o ada(l)ma
şu yer yüzü bütün ihtişam ve genişliğine rağmen
dar geliyor bana
ve bu şehir diyorum anlıyor musun
üç beden büyük geliyor mezarıma
her hayalin bir intihar vakti vardır
ve her ölünün son bir dirilişi
işte o an
asılır her cümle yüze inen son düşün gözlerinden
çare sessizdir hep kendi içinde çaresizce
kıvrılıp susar dilmin en kimsesiz yerine
dokun şimdi susamış ağzıma bu hal ile
orası yaşam kadar bir coşkun dünya
ölmek kadar yaşa orada
son bir seviyorum la
ne zaman kendimi düşünmeye kalksam böyle
ne zaman içimden gemiler kalksa o karanlığa
gözlerimin direği sızlıyor bu kurak yolda
hayat sus biraz diyorum sana
içimde ellerin kan emiyor yine
hissiz gölünü bağrıma basma inatla
ten değmemiş yavru ölü(ml)erim var benim
tenimin terinde boğulmuş çoğul initahlarım var
her gece yarı uykumda uyanmayı bekliyor
ve her acının sancısı
başka renkli bir günde boy gösteriyor
damla damla rüzgar kıran bir eylül içindeyim
sen ellerimi zamansız öldürdüğün günden beri
mevsimleri vaktinde tutamıyorum ben anne
babam renkli bir sevgi ek içime
affedeyim seni kendimde
bütün kimsesizlerce
sızlayan bu acımla
bir kere baksam ya gözlerine ey şehir
yeminle diyorum ki sana
dayanamaz yakardın kendini parça parça
bu gök kubbenin yüzündeki o ateş yuvasında
annen bile almazdı seni koynuna
soğuk gecemde ayaklanma
şefkatinde beni dağlama bir daha
diyorum ki ey taze rüya
aşk sunağı ey izbe hülya
azgın azgın
ve devir devir
ölmekten bile usanır sın bu diri koy(n)um da
anlat şimdi seni bana
aşk kabuksuz son yara
yaşam toprağın ağzında
.
mhd