6
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
4116
Okunma

Çocukluğumdan gelen ayaklı bir şarkısın
Adını koyamadığım bir koku var üstünde
Tozlu raflardan düşen eski kitaplardansın
Bir ara çok aradım bulamadım gözlerimde
Biraz yaklaşmalıyım ve sana dokunmalı
Dokunup yüzündeki izleri okumalı
Bu sır dolu kitabın sayfalarını açıp
O günlerden bir anı tekrar edip, tatmalı.
Görüyorum aydınlığı, düşüyor sis perdesi
İşte geldi küçüğümün beyaz gri kedisi
Bahçemizin duvarları bitişik ve de mavi
Gökyüzümüz, şarkılar, nergisimiz, su sesi...
İsminin üzerine konuyor kelebekler
Anlamını tebessümle yükleniyorlar, umut...
Rüyalardan rüyalara yüzdürürdük gemiler
Martıların uçtuğu denizlerimiz bulut...
Bir ağaç vardı hani uzaktan izlemiştik
Elim elindeydi sanki hep öyleymişiz gibi
Bir bahardı ya da yaz, mevsimi gizlemiştik
Üstüne şimşekler çakıp karları eritmiştik
Göklere sığmıyorduk, iriydi gözlerimiz
Kollarımız uzundu sobelerdik güneşi
Benim elim yanardı , sen üflerdin hemencik
Sönerdi tüm ışıklar, yakardık o ateşi
Kestane kokusundan hayallerimiz vardı
Köpük köpük taşıyordu sular ellerimizden
Yağmur damlalarının nefesini dinlerdik
Soluğumuzu tutar atlardık köprümüzden
Son bir hatıra daha, benim için koklardın
Nergisleri, gülleri, laleleri büyütüp...
Küçük yürek şehrime mutluluklar koyardın
Kocaman bir sevgiydi, şimdilerde ki yitik...
Sonrası buğulu cam, sonrası kayıp oyuncak
Çok hızlı koştuk belki de ve çok erken yorulduk
İsmini zaman koyduğum o sarmaşık salıncak
Hızla salladı bizi uzaklara savrulduk
Fakat şuan burdasın kestane kokusuyla
Saçlarına tozlar düşmüş beyaz, gri... O kedi...?
Turuncularımız kaçak, pembelerimiz üzgün...
Mavilerimiz kardelenin son nefes arzusunda..
Şimdi mevsim sonbahar, yapraklar sararacak
Mevsimler gizlenmiyor, çok sallanmış salıncak
Bir soru soracağım, gözlerine bakarak...
Sen neden karşımdasın? Geçmişin tortusuyla...
5.0
100% (5)