4
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
830
Okunma
....” Sana nasıl baktığımı gördün ,
benim sana, nasıl baktığımı görmedin” .
Yeniden yeniden toprağa düştük ,
önce tohum , toprağında çürüdü ;
arkasından ,çakılları yeşerdi dallandı ,
salındı , serpildi , süslendi ,ziynetlendi ,
meyvesi güzelliğini taşıyamaz oldu ,
sonra güzellik süsü güllerini döktü ,
kuru bir gül ağacı oldu ,
öyle bir gül ağacı ki !
cemrelenmesi hiç bitmiyor ,
bir baharı, bir kışı vardır genede ,
nasibini alır her toprak gibi ;
gölgenin , gölgesinin , gölgesi ,
tekrar ikinci baharıyla uyanmakta ,
tekrar düşer toprağına ,
” güpresizdir tohumu ,
alır ,açılır, saçılır ,salınır ,
verir veriştirir ,
dallanır , budaklanır ,
düşünür , düşündürür ,
öğrenir , öğretir,
ağaç yaprakları gibi olgunlaşır,
kıraçların kıran’ları çarptıkça
inadına inadına ziynetleşiverir ,
gül aşırır doğaya ,gül gülüne gül
zaten güle aşılanmış doğası,
sümbül’e derken başak olur,
başaklar ambara dolar
sırlarıyla meyveler verir,
gördüğün , göremediğin kadar ”
” aslımız toprak ya hani …
ufacık yağmurlardan , nem kapar ya hani …
peki ! ya hiç ıslanmayanlara ne demeli !
yalancı şafakların yıldırımları bile ;
kırmızı akışlı ,su yağışlı toprağımın ,
çekirdeklerin çiğsiliğini ,etkileyemez
sonra ; yazgının altın şafaklı sayfaları ,
yeniden yine yeni ,yeni ,
yeniden toprağa düşer ,
Gülay GÖKTÜRK
5.0
100% (3)