17
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1728
Okunma

Hikmeti neydi acep doğduğumuz ilk anın
Ağlamanın tılsımı dünya durdukça kalır
Kendisiyle barışık, bize küs olan canın
Uğraştık, çözemedik sırlarını zamanın
Gece-gündüz o gider sade “biz” durakalır
Olduğumuz o yerde böyle kaç düşüncenin
Sıktığı gümüş uçlu kurşunlarla, öncenin
Gerisinde kalarak sanki can çekişiriz
Ki sırtlarda taşınan ölü bizmişiz gibi
Ondan önce çözülmez kalan gizmişiz gibi
Sanki muhtaç birinin duymayıp imdadını
Umursamaz bir halde her dem gezmişiz gibi…
Sırları tanımlamak ne kadar güçleşirse
El değmemiş hazine dağıtılsa dengeli
El, dil, göz kantarında manalar içleşirse
Şu dünya gözümüzde yok olup hiçleşirse
Biliriz ki aşarız öne çıkan engeli
Bundan başka bir durum olsa kısmetimizde
Var olanla olmayan şeyle nispetimizde
Biz ki dostun sunduğu manada pekişiriz…
Ki çalınan flütte seste tizmişiz gibi
Her işte en inceden çok titizmişiz gibi
Sanki demir çengelle eski hayat yadını
Takıp da çeker iken yâri ezmişiz gibi
*
Biz, ulufe dilenen yapay muhafazakâr
Yaftasıyla mimlenip ömrü boşa vermeyiz
Biz, her gün üstümüze yağsa dolu, tipi, kar
Biliriz ateş yakar, su boğar, deprem yıkar
İşte böyle anlarda çamları devirmeyiz
Doğallık ve saflığı bozana “hoş” diyerek
Geçip gitmeyiz borcu çalıp da ödeyerek
Boranlarla boğuşur, de ki; can çekişiriz
Biz ki; dostun sunduğu manada pekişiriz…
Hayat-memat arası verilen o mühlette
Rahmet yağmuru olur hep yağarız elbette
(16.01.2013 / Elazığ)
Güneri Yıldız
5.0
100% (23)