29
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
1652
Okunma

kıyıda bir kafede oturup vapurları seyrettim
bozkırdım ekin başaklarıyla, ahlatlı tepelerle
denizin dalgaları ıslattı tenimi
bir sigara yakardım, içseydim eğer
aramızda uzayıp giden mesafelere
seni düşündüm bu sonsuz mavilikte
deniz değin mavi sıcacık gülüşünle
bir şarkı yapardım,çizerdim yüzünü
bulutlarla güneşin arası bir yere
aramızda bir yığın türbülanslar olmasa
gerçeğin düşünde kaldım, düşün ıradı
oysa kısaydı aramız iki harf arasından daha
sana iğne batsa, ben duyardım
yakana ildiğin kırmızı karanfil
bendeydi kokusu el uzatmadan
aynı yöne bakmak ne güzel
bir vapurun tenha güvertesinden
cümle yolculara selâm gönderip
huzurlu bir akşamın telâşsız sesinden
ve sesini dinlemek kaygıları unutup
uyanacağını bilerek senli günlere
bir tarla gibi kaldım, hasat edilmemiş
sapanla kuş vurdu çocukluğun bozkırda
yeni ayakkabı alınmış gibi bayramda
seni uyandırıyordum sevinçle
günaydınlı sabahlara
geç kalmıyorduk yaşamaya
düş bu ya,
bütün hayatların lâmbaları yanıyordu
25. 7. 2013 / Nazik Gülünay