2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2042
Okunma

Neden sonra durmuş,
başını doğrulatarak
ve dikerek gözlerini uf’ka..
Dingin ruhların sükuneti içinde
oturmuş
itiraf ediyordu..
derin bir iç çekiş
Ve onun da sonrasında kirpik uçlarına
U/mutlu bir aydınlık kuşanarak;
- Özledim!
Evet, özledim
sende – ki ne varsa sana dair-
Uzağı yakını, öteyi beriyi..
Gözlerinde sonsuz maviliklere yürümeyi..
Ve kokunu!
Hani binlerce toynağın aynı anda dövdüğü bozkırda
-yelesinde bir doru tayın- esrimeyi..
Sonra ellerini.
O pul pul kabaran
Beyaz ve ipekten bir tül gibi
Şakaklarıma ilişen eprimeyi..
Sonra tenini..
Alazında, kandan ırmaklarımın kaynadığı
O tarifsiz tufanda erimeyi..
Ve ölüp ölüp yeniden dirilirken gözbebeklerinde
Yine o mavi
Yine o sonsuz
Ve yine o kimselerin uyanmadığı
Düşlere serilirken tekrar ölmeyi!..
Sonra ve en çok da
Dudaklarında;
-Kumdan ve tomurcuktan kaçan
bereketli- yağmur bulutlarını utandıran
Bir bahar tüllendirmeyi..
Umudu, kırlangıçların
Barışı, güvercinlerin
Ve inancı
Ve azmi
Ve yenilmezliği Zümrüd-ü Anka’ların kanadından aşıran..
Yurdumun çorak topraklarına,
Esir soydaşlarına doğru oğlumun
Yine bir bahar tazeliğinde uzanan/
uzatan türküler dillendirmeyi..
Özledim!
5.0
100% (5)