25
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
1786
Okunma

AİTHER : Esîr, eski stoacıların ve günümüzde teozofların "ether" dedikleri, maddenin insanın beş duyusu ile algılayamadığı; katı, sıvı ve gaz hallerine oranla yoğunluğu daha az, vibrasyonel hızı daha yüksek, daha süptil ve daha akışkan haline verdikleri addır.
Ether teriminin kökeni, antik çağ inisiyasyonlarında kullanıldığı biçimiyle, aither veya aiether olarak da yazılan aether’dir. Eski Yunanca’da aether, kökeni olan “aitho” sözcüğünden de anlaşılabileceği gibi, “ateşli, parlak ve havadan daha süptil olan” anlamına gelmekteydi ve fiziksel bir mekanı ifade etmiyordu. Aether, antik çağın ezoterik öğretilerinde kimi zaman maddenin esîr denilen halini, kimi zaman da maddenin “ilk madde” (materia prima) denilen ilk, cevherî halini ifade etmek üzere kullanılıyordu. 1800’lü yıllarda bazı fizikçiler "mutlak gözlem çerçevesi"ni tarihsel nedenlerle "esir" olarak adlandırmıştı. Bu sadece kavramsal bir adlandırmaydı, ve antik Yunanda söz edilen esir değildi. Daha sonraları Albert Einstein’ın özel görelilik kuramı ile mutlak bir gözlem çerçevesinin olmadığı anlaşıldı.
Kısaca esîr ya da ether, maddenin algılanamayan dördüncü hali olarak kabul edilmişti. Teozofi’ye göre, Şamanizm’de ve birçok inanışta "yedi kat gök", "dokuz kat gök" "oniki kat gök" vs. olarak sözü edilen "gök katları", maddenin bu dördüncü halinin birbirini izleyen derecelerinin belirtilmesinden ibaret olduğu düşünülmektedir[kaynak belirtilmeli]. Bu derecelenme için "gezegensel zincir" (planetary chain) terimini kullanan Teozofi’ye göre Güneş Sistemi içinde oniki kademelenme olmakla birlikte, Dünya gezegensel zinciri ancak yedi kademeden oluşur. İnsanın da bu şekilde, fiziksel bedeni ile ruhu arasındaki gitgide süptilleşen bedenleriyle, 7 bedenden oluştuğunu iddia ederler.
dans eden bir yıldız doğurabilmek için
insanın içinde uzlaşmayan bir yan olmalıdır
suyun ab-ından geçkin
toprağın anaç kucağından sıcak
desem ateşinden öptüğünden kül
hani dolduğundan daha boş hava
çoğalttığına noksanır insan en çok
bulunan tansığa kayıp
savurdukça sanki düğüm atışı
boşluğun saçlarından başka boşluğa
elleri rüzgar eser aither
gök biçer gözleri
yedi renk burcunda aither
olacak şey değil
var işte
birikenin geçtiği sallantılı eşik
bir es’ le kadim ismi yürüten
hep gel-iş
hep git-iş
olacak şey değil
duyu sezgiye askı
aşk soyundukça sallanır aither
neye düğümdür kime çözüm cevher
bir sır sıradanlığı
göğ’ eren murada yakınlaştıran
gör güzünde kabul
parmak yazında sorgu
ateşin yalancısıyım
yakan değil o
su ıslağının bir de
nem ondan değil
suç yok cezada terleyen
inip inip kalkar göğüs neden
tırmanıp tırmanıp düşer gibi
yeniden yeni sancı sunağına
kapatır gerçeği aither perdesi
her adımda
dilin göç ettiği yerde incelikli ayrık
yaşar tortusunu yutmuş zamanı
renk koku iz taşır boynunda gizli
inadına sığmış sabrın anahtarını
boşluğu tutuyorum desem
içiyorum siz gözlerinizle
donuk gülüşünüz avcundan
zemzem niyetine susarak
hani şahidim desem
hanidir mevsimsiz sürçüyor zaman
hanidir alnında bir - iken güneş âmâ
durmuş pusula yontu sularında
varılmasın diye vardı onlar
varılamasın diye
aither kamçılar aşkınlığından mutlak
kalabalık gözüyle zaman tanık
denizi içen buluta
bulandığı yerden ateşle rüzgarın
suya biat edilişe içkin içkin
tanık dilsiz dudaksız öpüşe
hadi göze aydınlık verme anı
su hava ateş ve toprak
gerçeğin aldanışa mayası
esmer bir ağıtı kurar gibi
dil’ iminde aither işler
işler durmadan göğe devinir
boy attıran ömür giziyle...
Şükran AY
Friedrich Nietzcsche
5.0
100% (35)