0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1090
Okunma

Yar…
Sanki bitap düşmüştüm
Ruhumu sıkan, zihnimi zorlayan
Sinemi daraltan anlardı
Başımı alıp gitmek, serin ve sakin
Bir yerde nefeslenmek
Hakkıyla düşünmek istiyordum
Bir çare adına ne kadar
Kıvranıyordum vesilelerin
Neler olabileceğini sıralıyor, dalıyordum
Diliyordum,
İstiyordum ki yılgın yüzler
Hasmane ameller,
Bahane içinde ki kinayeler
Bitsin diliyordum
İnsan kalbi ve aklıyla
Hüsn-ü zan içinde bulunmalı
Hak ve hukuku iyi anlamalı
Kim olduğunun farkında olup
Erdem ve fazilet için farkındalık
Adına azme adanmalıydı
Ne vakit
İnsandan ziyade
Taşa, toprağa
Kurumuş yaprağa
Baksam zindeleşirim
Tefekkür etmenin hazzıyla
Dinlenirim ötelerin
Kuşatan suhuletiyle irkilirim
Nefesin vaktini düşünürüm
Kalbin ahenk içinde ki
Gayretini tahayyül eder
O’na hamt eylerim
Bir vakitler
Şahit olduğum
Zavallı kurbağa’nın
Can havliyle
Feryadını duymuştum
Samırsaklı ırmağının kenarıydı
Yılan bir bacağından
Yakalamış dışarıya çekiyordu
Bir çare bulmalıydım
Ve onu o halden kurtarmalıydım
Düşüncesiyle bir taş attım
Ve yılanın beline
Değince kurtuldu kurbağa
Fakat
Ne kadar
Doğru yapmıştım
Bir hayvanı kurtarırken
Birinin rızkına mani
Olmuş ve yaralamıştım
Bir bakıma hayıflandım
Ve bazen de kurbağanın
Halini düşününce
Nasılsa haz duydum
İnsan her halin
Ve amelin şuur ve erkânıyla
Hareket etmek durumundadır
Yoksa keşkeler
Her zaman yanındadır
Kalpten
Aşk hiç çıkar gider mi?
Akıl ve izan
Muvazeneden vazgeçer mi?
Zaaf kul için edep mi?
Huşu, İnsanın hem kalbi hem de
Ruhu ile Allah’ın huzurunda
Tevazuu ile eğilmesidir
İnsan dinle hayat bulur
İrfanla hayat olur medeniyetle
Hayat sunar özün sözü gelişidir
Mustafa Cilasun