0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2102
Okunma

Yar…
Eğer beyan
Bizim için bir anahtarsa
O anahtarla açılan ışıktan görülen
Dünyanın adı gönüldür
Her kelamın kıymeti
Onun gönül ile irtibatı ölçüsündedir
Bu bir hakikattir
Bence dil ve dudaktan ifade edilen
Sözler sadece gönül beyanının
Bir gölgesinden ibarettir
Ne var ki
Hak kelamının
Bir izdüşümü sayılan
gönül dilini de ancak ona
Açık duranlar anlar
Mantık muhakeme üslup
Meali, mecaz teşbih istiare gibi
Esaslar söze derinlik katar
Her biri ayrı süsleme sanatı sayılan
hüsn-ü ta’lil türünden
Unsurların bedii bir derinliğe katkısıdır
Aksine
Vicdan mekanizmasına
Mal edilmemiş
Gönül diliyle seslendirilmemiş
Ve hal şivesiyle
Renklendirilmemiş bütün söz
Ve beyanlar ne kadar
Yıldızlı olurlarsa olsunlar
Yinede ruhlar üzerinde mütemadi
Tesir icra edemezler insanın
İç dünyası her zaman açık bulunmalıdır
Çünkü
Her vakit mamur
Mabetler gibi Pırıl pırıl
Arş-ı rahmete açık ve hep O’n unla
Münasebet içinde bulunmalı
Zira gönül gözleri kapalı
Ruhu bedeni ve cismani ihtirasların
Baskısı altında bir şey edeceği yoktur
Hayatlarını her faslında
O’nu görüyor gibi davranan
O’nun tarafından
Görülüyor olduğuna inanır
Kendi
Özünden habersiz
Mahiyetindeki derinliklere karşı
Bigâne hak’la münasebetlerinde
Gerilerin gerisinde birisi
Oturup kalkıp bülbüller gibi
Şakısa dil döküp çevresine
Destanvari şeyler sunsa da katiyen
Hiçbir gönle giremez
Hiç kimse üzerinde müessir olamaz
Bugüne
Kadar ruh ve gönülden
Yükselmeyen ve insan ledün yasına
Ulaşamayan kuru bilgiler
Veya söz ebelikleri heva ve hevesleri
Şahlandıran dil
Ve akıl oyunlarıyla bir şeyler
Yaptıklarını sananlar kendilerini
Avutmuş başkalarını da aldatmışlardır
Sinede ses ve soluk olamamışlardır
Mustafa Cilasun