2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1166
Okunma
sinesi karanfil kokanım
eza içinde kalan yarenim
vakti sır olan
bülbülün biçare sükutunda
ömrü gam ile geçenim
gönder canı gönülden
bir nida tan-ı semaya
arz-ı bir kelam ile
düş nurlu yollara
gönlüne düşen har
teninde cananı yakmasın diye
elleri menekşe kokanım
nazlı bakışlarında üryan yarenim
gözlerinde hilal saklı olanım
mey sanıp geceyi
doldur tan-ı kadehe
sabah ezanlarına vuslat
yetim bir kuşluk vaktinde
gözyaşın dinsin diye
nefesi çam kokanım
ılık seher yellerindeki yarenim
huşu içinde duldasız kalanım
kahır yüklü dağlarda
kimsesiz bir nebi
yuvasız kuşlara
kol kanat gerenim
ol ki bi çare derdime
sineme düşürdüğün ateş ile
lebinde saklı pınarından
kana kana içen
bir garip çoban olayım
saçları yediveren gül kokanım
her teli bülbül çağıran yarenim
ömrüme ikram kılınanım
yareme tuz basarken
terk-i viran diyarlarda
bilinmez bir hal ile
aşkının deryasında gazel iken
tan kızılı kehribar ile
gönlünün cennetini tespih edeyim