10
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2827
Okunma

rüyalarıma çarparım her gece
açılır evrenin kapısı ansızın
yavru bir dinazor kırpar gözlerini
gülümser usulca
hiç yaşanmamış
bir tarihe düşer uykum
balıklar bir olup ağlar benimle
her yanım okyanus olur
kartallar susar her yan dağ olur
su gülse aynasına düşer
çöllerde ormanlar
ayaklarım
pamuk tarlalarında çiğdem öldürür
rüzgar uğurlayan ellerim
sebepsiz yağmurlar çağırır
Tanrım neler olur
bebek yüzlü insanlar ağlamasın
ellerinden içerim karanlık çağın
yıldız bağlarından topladığı şarabı
her yudumda aşka kanarım
bende aşkın sarhoşluğu
evrende cesaretin krallığı
asırlar yaşlanmış bedenimden
iklimleri kovarken
son Pegasus ta kaybolur göklerde
uykularımın tünelinde
karınca telaşında yorulur saatler
ışık hızında akar zaman
ipekböceği
kozasını söker yeniden
dakikalar nehir
saniyeler ırmak
evrenin ötesine akar
o melun bir an susar nefes nefese
nabzımda zembereyi bozulmuş zaman titrer
tarih ötesinde bir yerlerde
olup olmadık suca itilirken uyanır vakitler
geçer aşkın sarhoşluğu.
son Pegasus’un kollarında
ölürken bulurum kendimi
5.0
100% (4)