22
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1462
Okunma
ey şiir
seni anlam sanıyordum
bir demet kır menekşesi
ya da sünbül, karanfil
sen basbayağı bir taşmışsın
yüreğimin tam ortasına iniveren
betonlar arasından fışkıran incir ağacı
köpeklerin yol ortasına yaptığı şey
terbiyem müsade etmiyor
senin yüzünü küfürlemeye
iğne batırmaya lâciverdinden
kulağından sayfaya asmaya
neymişsin sen sevgisiz mühürledin kalbimi
siyah bir densizlikte boy attın
bir çimdik kâğıda rulo yaptın da beni
sildin bilmem nereni, arlandım
seni ağaç sanıyordum
özgürlükte boy atan
üstelik bende ölümsüz bir aşktın
önce çocuk gönlümle yinelediğim
seçmelerle ünlü şairlerden
raks etmemdin dize aralarında
şarkı söylememdin huzurla
insan yanımdın
en kara gölgeleri altettiğim
bir pislik gibi yığdın ayakaltına
toprağımı kapattın, köklerimi sararttın
yoksa bir robot musun sen
direncimin yanında
sahipli biliyorsun
yerdeki ayakkabılar
insanca konuşurlar
güle güle şiir sana
taşını sık ta suyunu çıkar
pisliğin kurusun güneşte
tıpkı bir köpek gibi
bakma bile arkana
ayaklarını yala sahibinin
unutsun nazım’ı neruda’yı lorca’yı
şiirim suya aksın şiirsiz
bir yılan gibi tıpkı kaygan
hayatın gözlerine bakmasın
yalnız başına yapsın doğa
hiç insansız dansını
o büyücek aynanın sırına gizlensin de ruhum
saltanatını versin çizilmiş duvarlara
hop oturup hop kalksın halkım
kanat çırpsın şiirim
şirret bir gökyüzüne
ey şiir
hüznüm seni bağladı
ağlarken cümle yüzlerin
ötesini görmeyen tümcelerle
istersen tahtına otur
ister çarmıha ger b/ahtını
ihtilâliymişsin karalanmış kâğıtların!
22. 6. 2013 / Nazik Gülünay