1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1000
Okunma
Bu bir şiir değil evvela burada anlaşalım
duvarları doğuralım, çiçeklere mektuplar yazalım;
polen hangi dil ki?
bir vakit çevreye duyarlı olalım
çadırlar kuralım ve şarkılar söyleyelim
sonra meydanlarda oturup tavla oynarız
ay yine hep yek geldi.
çocuklar doğuralım sonra
üç beş önemli deği hafız
marul yiyelim, isimlerimi yeşersin!
Bu çadırın göğü nerde, diye sorar güzel gözlü bir kadın
yüzümdeki maskeden utanıp
az önce teneffüs ettim, derim.
İsteseydi öperdim onu gökyüzüyle
o sadece güldü
sonra büyüdü...
sisten midir gazdan mıdır bilinmez özledim bir süre
kayboldum da
şiirler yazdım, ağaçlar evcilleştirdim.
binalara tasmalar takıp halka açık yerlerde dolaştırdım
ne olur ne olmaz diye de türlü oyunlar öğrettim
hadi evladım bir ağaç nasıl kesilir göster amcalara
Ben politik değilim, bir parça klorobilim
ama homofobik değilim, severim kızları da erkekleri de
platonik bir teşebbüs benimki
yarın borsaya bildireceğim!
sonra o kız...
gözlerini adı sanıyordum
gözleriyle seslendim ona bir onbeşgün
Bir ağacın büyümesi kadar marjinaliz hocam
ne çayı demlikten
ne de şarabı şişeden içerim
fırsat buldukça da umumi bir helada işerim
böbrek neticede!
anatomi bilgim tam olmasa da çat pat insanım
sıradan iki elim, gazdan genleşmiş soluk borum
ve öleceği günü bekleyen bir kalbim var
az biraz da saçım
onlar da sigortalı zaten!
bir günde gezi’yoruz
bir gülde açıyoruz
direnmek kardeşim bu meslek değil
işte böyle varoluyoruz
dış mihraklardan söze giriyorlar
gülüyoruz
mikrabın içini bilmeyen dışından ne anlar?
5.0
100% (2)