10
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1952
Okunma

sevgili kara-deniz
eğer size olan hayranlığımı bilseydiniz
bu kadar dalga biriktirip göğsünüzde
vakit ayırıp sular durulunca bir akşam vakti
saate hiç bakmadan
beni kabul eder miydiniz?
bir akşam vakti selamlarla dayansaydım kapınıza
ellerim kürek misali size ulaşmak için gayretler içinde
güneşin battığı yerde kurulan sofrada buluşsaydık
siz kendi mahsulünüz canlı balıkları getirseydiniz
ben de kelimeler dökseydim taslara
noktalı noktasız
sırılsıklam dedikodular doğrasaydım tabağınıza
bir tencere dolusu laf
güzel bir şarkı kırmızı şişede parıldayan
sarhoş halimizle söyleyebileceğimiz
ufka vururken gölgelerle yalnızca iki kişi
göğsünüze batırıp soğuttuktan sonra
bakır tepsi gibi serseydik soframıza güneşi
balinalar fiskiyeler gibi su fışkırtıp
raks edermiydi yunuslar etrafımızda
bilir miydi köpekbalıkları asıl niyetimizi
ahtapotlar kıskanır mıydı sarılıp dans eder halimizi
gök gürler miydi başımızda kızgınlıkla
yağmur yağar mıydı tepemizde sırılsıklam bir inatla
ben size eskilerden anlatsaydım
kadim cümleler otursaydı köşemizde
bir elimizde kadehler dolusu inci
içimizde yakamoz misali yaşam sevinci..
(burada bi de” yanımızda Leonardo da vinci “ demek isterdim)
bir fırtına kopsaydı yüreğimizde
alabora olsaydı bağdaş kurup oturduğumuz deniz kabuğu
şiirler dökülseydi sürahiden
denizin orta yerine
en derine
boğulsaydık
el ele
5.0
100% (8)