Korkut Ata’ nın, Büyük Ahmed Yesevi’ nin,
Mevlana Celaleddin-i Rumi’ nin, Hacı Bektaşi Veli’ nin,
Taptuk Emre’ nin, Yunus Emre’nin ve daha nicelerinin,
nice Alp-Eren’ lerin kaynağından içlerine çektikleri,..
hala bütün tazeliği ile teneffüs ettiğimiz nefesleri
tükenmiş mi ki..?

Bu, derya ile müsavi tutmak densizliği değil,
deryanın damlası olmak-lığa tutulan alkıştır,
bencileyin..
Nice nefesler gün be gün ekleniyor işte,..
Şükürler olsun...
Aldığını aynıyla verse bile nur nimet,..
kaldı ki içine tefekkürün nurdan damlaları ,
umman gözlerden damlayıp katışmışsa...
damla damla paylaşılmışsa...
teşekkür kelimeleri bulmakta zorlanılıyor...
ALLAH(CC.) RAZI OLSUN...!

Kader, kısmet, rahmet, hikmet, nimet ve himmet,...
tecelli ve hedef.. İşte hiç tükenmeyecek nefes...
Fani bedenin hedefi bellidir ve
hiç şaşmayan isabetle geldiği yere gider...
Organik bir işletme disiplini ile, kendisine emanet
edilen nefesi takdir edilen zamana kadar taşıyıp,
aslına iade ederek...
Ve nefes, maddi olmaktan çıkıp,
yazıyla, sözle, nasihatle, hatıra ile
ve geride bıraktığı bütün her şey ile nesillerin,
kulaklarına, gözlerine, beyinlerine
ve gönüllerine üflemeye devam eder...

Düşününüz ki; yüz yirmi dört bin nebi’ nin,
yüz binlerce veli’nin nefesi,
bilinen tarihle birlikte,
milyarlarca insanın yaşamında var,..bir şekilde...
Hırsızlığın ödüllendirildiği, en ilkel kabilelerin
hukukunda bile görülmemiş midir örneğin....


Güzergah bazen gülistan, bazen lalezar,
diken tarlası bazen. ..Menzil güzel olunca,
yol güzel geliyor....



SELDA İYİEKMEKÇİ