23
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
2501
Okunma

önce içimdeki derin kuyuya baktım, sonra gözlerinize
ağır ağır indi kirpikleriniz
içinize hapsettiğiniz elim kederden
sizin de kalbinizin girintilerinde
yuva yapar mıydı serçeler
sonsuz bir serinlik için
göze alırlar mıydı ölümü
hışırtılı eteğinizin kıvrımlarında
saklar mıydınız hüzünlerinizi
serpilmesinden korkarak olmadık yerde
sizi sevgiyle öpen bir gizin
kendini dağıtmasını, palyoça suratıyla
sokaklarda uluorta anarak isminizi
kirleterek sarhoş ağızlarda
istemezdiniz sevdanız anılmasın küfürlerde
siz saklarken katmerli güllerin arasına
alaycı gülüşler bozmasın büyüsünü
her damlanın inci gibi parladığı gözlerinizde
aşkınız ağlamasın
öyce inceydiniz ki, daha ince pahalı bir porselenden
en hassas çizgilerle işlenmişti deseniniz
siz saraylarda nazenin bir prensestiniz
yanlış bir sözcük bile yeterdi kızarmanıza
kınından ansızın çıkan bir kılıç gibi
incinirdi kalbiniz
ah Aleksandra anlamadılar sizi
kırbaçlar şakladı alnınızın ortasında
başınızda yıldızlar döndü
çocuklar ezildi
görmek zorunda kaldınız suçsuz öldürülenleri
ve ne yalanlarla döndüğünü dünyanın
incindi ince bilekleriniz
yüreğinize kapkara gölgeler indi
serinliğiniz delindi
nasıl hoyratça kırdılar kapınızı
içeri yüzleri maskeli adamlar girdi
önce kadınlığınızı unuttu hoyrat elleri
sonra insanlığınızı
ne olursa olsun adınız Maria, Havva, Laura
siz anneydiniz Aleksandra!
10. 5. 2013 / Nazik Gülünay