(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İçeriği hiçlik olan bir varlık dergisi yaşam; kitap bile değil...
Ama biz insanlar o kadar çok abartıyoruz ki kendimizi kendi gözümüzde ,sonunda kendimizde inanıyoruz ölene dek hakim olacağımızı herşeye. Ve o yok oluş günü geldiğinde elimizde sadece yaşanmış biraz sevinç kalıyor biraz güzel anı önem sırasını hep en düşük seviyede tuttuğumuz haliyle. Diğerleri ise hiçlik olarak sıralanıveriyor önümüzde.
Yaşamda İnsan Umuda bağlıyorsa Sevinç yaşıyorsa Var
Hiçbirzaman Varlık sebebi ;insana gerçekliğin; aslında hiç önemsemediği; başka bir çok tavrını eklemek değildir.Bu düşünce şeklini eyleminin dışında tutan insanlar hiçliği değil ikinci bir şansı yakalayanlar olacaktır.
Diyen bir eserdi sanki...
Varlık ve hiçlik üzerine derin düşünceler işlenmiş şiirde tarafınızdan
Ben en çok Kum ve Köpük teki " Dili yedi sözcüğe indirmedikçe, birbirimizi asla anlamayacağız " sözüne takıldım kaldım. Bir de Mary' ye yazdığı mektuptaki son cümleleri ölümünü sezmiş gibiydi ve Ermiş' in girişinde bulunan sözleriyle uyum içindeydi sanki .Muhteşem bir deha ki, iki farklı dünyayı sindirip içine evrensel izler bırakabilmiş bizlere...
Rica ederim yorumun çok güzel anlamlar yüklüydü ve söylemeliyim ki mutlu oldum Cıbranı okumandan dahası Cıbranı duymak beni bir başka sevindiriyor mutlu ediyor.
Karamsar miydi? Aslında Cıbranın gençliği güçlü bir acının ve hayal kırıklığın ağır izlerini taşır bu acının gücüdür onun hayal gücü ve içtenliğini evrnsel sevgisinin ve varoluş birliğinin sağlanmasına olan tutkulu inancını sarsılmaz kılan. Benim de Cıbranla tanışmam onun 'Asi Ruhlar' kitabiyla oldu ve anlatamayacağım kadar tesir etmişti. Öyle ki: onun "Nietzsche kelimeleri ağzımdan çalmış" demesi çok da tesadüf değildi Cıbranı tanıdıkça anladım ki bizimde bütün kayip kelimelerimiz Cıbranda toplanmış ve onun dilinde hayat bulmuştu birileri mi ona bilmiyorum. Sürgün, acı ve keder bir an olsun bile onu hiç terk etmemişti. Kolay değil yüreğini daha hayatının baharında doğduğu topraklara gömerken bedenini uzak diyarlara sürgün vermişti çağcılları bununla da yetinmiyordu kitaplarını meydanlarda yakma ayinlerini düzenliyordu. Buna rağmen o; " Şaşılacak bir şey yok, her şey çok açık. Eğer övünçle içinde dolaştıklarının gerçekte kendi yıkıntıları olduğunu uyariyorsanız, dilsiz boyunları, kütükle kılıç arasından çekip almaya çalışıyorsanız, kahraman sayılanların yüzlerine zorbalıklarını haykırdığınızda, elbet hesap soracaktır, elbet meydanlarda yığılıp ateşe verilecektir sözleriniz " diyordu ve büyük bir aşkla acılarına bilgelikle tutunuyordu. Dünya bir yana o bir yana yalnızdı belki de çağının önünde olmanın garip ama derinlikli bir sevgi ve sonsuz bir özlem haliyle yaşama sesleniyordu. Gördüklerini kimse görmüyor bildiklerini kimse anlayamıyordu ama o gördüklerini de bildiklerini de bize anlatmakta hiç tereddüt etmedi. Onu en güzeli kendi sözleriyle hatırlayalım: 'Bir söz söylemeye geldim ve onu şimdi söyleyeceğim. Ama eğer ölüm engellerse beni, o söyleyecektir Yarın tarafından, çünkü Yarın Sonsuzluk'un kitabında hiçbir sır barınmaz. Yaşamaya geldim, Sevgi'nin görkeminde ve Güzel'in ışıltısında, onlar ki yansımalarıdır Tanri'nin. buradayım yaşıyorum ve sürgün edilmem yaşam alanından, çünkü canlıdır sözüm ve ölünce de yaşatacaktır beni. Herkesin yanında ve herkesin uğrunda olmaya geldim ve bugün benim tek başıma yaptıklarım Yarın yankılanacaktır yığınlardan. Şimdi neler söylüyorsam tek yürekten, Yarın söylenecektir binlerce yürek tarafından.' ruhu şad olsun... sevgi ve dostlukla.
Etkin yorum seçiminiz için teşekkürler.Ayrıca daha önce önerdiğiniz Halil Cibran'ın gençliğinde yazdığı Ermiş ve yazdığı diğer serileri de okudum.En çok sevdiğim Vadi nin Perileri, YeryüzüTanrıları, Bir Damla Yaş ve Gülümseyiş ve Gönül Sırları oldu. Gerçekten etkileyici duru bir dili var ancak beni üzen tek nokta gençlik yıllarında yazdıkları daha bir sevinç, umut dolu iken olgunluk ve yaşlılık dönemlerindeki daha bir karamsar. Yine de başkaldırısı kurumlardan ziyade buna sebep olan bireylere yani insanın kendi benliğine olduğu için gerçeklik payı ve çözüme giden yolun keşfindeki sonucu sanki hayat problem çözmekten ibareti anlatıyor.Yaşlandıkça bazı şeyleri anlamak ve çözme zorunluluğu azalır dediğim şeylerin aslında daha da zorlaşacağını gösterdi bana serileri ama çözüm yol haritası ile birlikte...Çok teşekkürler beni Halil Cibran'la tanıştırdığınız için ...
Bizler ve var oluş arasında çok güçlü bağlar vardır ki an gelir her birini bir diğerinden az olmadan hissederiz çünkü her şey bizim yüreğimizdir ve yüreğimiz her şeydir ki varlığın aşkıyla kucakladığımız her şey.
ve hiçlik daha biz gelmeden gelmiş bir gölgeden başka bir şey değildir...
Ben en çok Kum ve Köpük teki " Dili yedi sözcüğe indirmedikçe, birbirimizi asla anlamayacağız " sözüne takıldım kaldım. Bir de Mary' ye yazdığı mektuptaki son cümleleri ölümünü sezmiş gibiydi ve Ermiş' in girişinde bulunan sözleriyle uyum içindeydi sanki .Muhteşem bir deha ki, iki farklı dünyayı sindirip içine evrensel izler bırakabilmiş bizlere...
Rica ederim yorumun çok güzel anlamlar yüklüydü ve söylemeliyim ki mutlu oldum Cıbranı okumandan dahası Cıbranı duymak beni bir başka sevindiriyor mutlu ediyor.
Karamsar miydi? Aslında Cıbranın gençliği güçlü bir acının ve hayal kırıklığın ağır izlerini taşır bu acının gücüdür onun hayal gücü ve içtenliğini evrnsel sevgisinin ve varoluş birliğinin sağlanmasına olan tutkulu inancını sarsılmaz kılan. Benim de Cıbranla tanışmam onun 'Asi Ruhlar' kitabiyla oldu ve anlatamayacağım kadar tesir etmişti. Öyle ki: onun "Nietzsche kelimeleri ağzımdan çalmış" demesi çok da tesadüf değildi Cıbranı tanıdıkça anladım ki bizimde bütün kayip kelimelerimiz Cıbranda toplanmış ve onun dilinde hayat bulmuştu birileri mi ona bilmiyorum. Sürgün, acı ve keder bir an olsun bile onu hiç terk etmemişti. Kolay değil yüreğini daha hayatının baharında doğduğu topraklara gömerken bedenini uzak diyarlara sürgün vermişti çağcılları bununla da yetinmiyordu kitaplarını meydanlarda yakma ayinlerini düzenliyordu. Buna rağmen o; " Şaşılacak bir şey yok, her şey çok açık. Eğer övünçle içinde dolaştıklarının gerçekte kendi yıkıntıları olduğunu uyariyorsanız, dilsiz boyunları, kütükle kılıç arasından çekip almaya çalışıyorsanız, kahraman sayılanların yüzlerine zorbalıklarını haykırdığınızda, elbet hesap soracaktır, elbet meydanlarda yığılıp ateşe verilecektir sözleriniz " diyordu ve büyük bir aşkla acılarına bilgelikle tutunuyordu. Dünya bir yana o bir yana yalnızdı belki de çağının önünde olmanın garip ama derinlikli bir sevgi ve sonsuz bir özlem haliyle yaşama sesleniyordu. Gördüklerini kimse görmüyor bildiklerini kimse anlayamıyordu ama o gördüklerini de bildiklerini de bize anlatmakta hiç tereddüt etmedi. Onu en güzeli kendi sözleriyle hatırlayalım: 'Bir söz söylemeye geldim ve onu şimdi söyleyeceğim. Ama eğer ölüm engellerse beni, o söyleyecektir Yarın tarafından, çünkü Yarın Sonsuzluk'un kitabında hiçbir sır barınmaz. Yaşamaya geldim, Sevgi'nin görkeminde ve Güzel'in ışıltısında, onlar ki yansımalarıdır Tanri'nin. buradayım yaşıyorum ve sürgün edilmem yaşam alanından, çünkü canlıdır sözüm ve ölünce de yaşatacaktır beni. Herkesin yanında ve herkesin uğrunda olmaya geldim ve bugün benim tek başıma yaptıklarım Yarın yankılanacaktır yığınlardan. Şimdi neler söylüyorsam tek yürekten, Yarın söylenecektir binlerce yürek tarafından.' ruhu şad olsun... sevgi ve dostlukla.
Etkin yorum seçiminiz için teşekkürler.Ayrıca daha önce önerdiğiniz Halil Cibran'ın gençliğinde yazdığı Ermiş ve yazdığı diğer serileri de okudum.En çok sevdiğim Vadi nin Perileri, YeryüzüTanrıları, Bir Damla Yaş ve Gülümseyiş ve Gönül Sırları oldu. Gerçekten etkileyici duru bir dili var ancak beni üzen tek nokta gençlik yıllarında yazdıkları daha bir sevinç, umut dolu iken olgunluk ve yaşlılık dönemlerindeki daha bir karamsar. Yine de başkaldırısı kurumlardan ziyade buna sebep olan bireylere yani insanın kendi benliğine olduğu için gerçeklik payı ve çözüme giden yolun keşfindeki sonucu sanki hayat problem çözmekten ibareti anlatıyor.Yaşlandıkça bazı şeyleri anlamak ve çözme zorunluluğu azalır dediğim şeylerin aslında daha da zorlaşacağını gösterdi bana serileri ama çözüm yol haritası ile birlikte...Çok teşekkürler beni Halil Cibran'la tanıştırdığınız için ...
Bizler ve var oluş arasında çok güçlü bağlar vardır ki an gelir her birini bir diğerinden az olmadan hissederiz çünkü her şey bizim yüreğimizdir ve yüreğimiz her şeydir ki varlığın aşkıyla kucakladığımız her şey.
ve hiçlik daha biz gelmeden gelmiş bir gölgeden başka bir şey değildir...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.