23
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
3806
Okunma

yürüyordum kendi halinde
içinde rüzgârlar eserek
fren çekemeden güne
bazen kaçırarak dizginlerini atın
bazen yoluna koyarak adımlarımı
senin yanında biz var mıydık
öyle sereserpe uzanmışsın yolun ortasına
kirli beyazın bilmem hangi çöplüklerden
nerden aldın bu rengi
Ankara’nın kedisi
kılını kıpırdatmadın kim geçtiyse yanından
mazlumu oynadın
sevgiyi kattın sözlerinin arasına
şiirler sokuşturdun darda kaldığın aylarda
oysa sadece miyavlamayı bilirdin
yaav! iyi yaavv! mi?- yaaaaavvv!
yol terse döndü sular dümdüz akarken
en önünde ezber i-yi yaaav’ların
yollar seni kirletti, sen yolları
yüksek duvarlara tırmandın, okyanusları aştın
dizi dibinde minderine diz çökmüştün dervişin
tespihinin imameleri geri geri çekilirken
bir film şeridi nasıl terse akarsa
öyle geri sarıyordun günlerimiz/den
d/öndün baktım, s/en değildin
biri mavi bakarken gözünün diğeri yeşil
sen yayıldıkça yayıldın yolumuzun üstüne
öyle umarsız bir padişah gibi
kirini görüp biri yıkamadı müridlerin
seni ezmedi yoldan geçen araçlar
bir trafik polisi de değildin ama
geçit verdin savaşa koşanlara
sağa yeşil bakarken sola mavi baktın
kimse temizlemedi
kirli tüylerini
ki pislik düşlerdi!
bembeyaz yürümek vardı o yollarda!
28. 4. 2013 / Nazik Gülünay
Ankara’nın kedisi
Aslan sanır kendini
Oysa konu mankeni
Sevimsiz gulyabani.
Bekir Güçlüer’in katkısına çok teşekkürler.
Sevgili arkadaşlarım, kadınım şiirime dün seslendirme ekledim ve o güzel şiir
daha da güzelleşti. Müziği ve yorumlayan Nilgün Paksoy Karabiber’in sesiyle
harika oldu. Kadınım şiirimi tıklarsanız kadının gerçeğini hüzünle dinlersiniz.