21
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
3484
Okunma

Öyle bir közdüm ki;
Mühürledikçe göremediğiniz
Öyle kimsesiz işte!
Aydınlık görmemiş, incitilmiş
Ürkek ateşler gibi, hiç bağışlanmayan.
Bu yüzden kimin mahşerinde yakıldıysam,
Y a k ı ş t ı m...
Acılarımla karılmış, yudum yudum incir sütü,
Kapladıkça ellerimi, yüzümü
Ben, kimin uçurumuna atıldıysam;
Hep sağır lekelerin ortasında,
Hep o dilsiz müezzinin, son selasında mahzun kaldım.
Ya hayatın yoksul kıskacına uzanmış,
Mağrur bir komutan gibiydi lirik adımlarım.
Ya da bu kadın,
Koklanmalı, okşanmalı, sarılmalı diye
Ödünç tutkularla gelenlerle yoğrulandım.
Oysa çoktan bedeninde ödedi.
Çok uzaklardan yollanmış,
Pembe zarflardaki, pulsuz mektupların diyetini.
Sonra defalarca silkindi.
Yorgun bir otobüsün son çağrısını
Bildi...
Kaşları çatık ikindilerdi;
Götürüp de bir daha geri getirmeyen,
Gırtlağına düğümlenmiş hicazları
Bildi...
Eğer şimdi ağlıyorsa sisli garların,
Yanlış çıkan mizanını
Kan çanağı gözlerinin suçlusuyla,
Aramak nafileydi kaybettiklerinin parçasını.
S ö k t ü,
Uyandırdıklarını …
Göğsünü hırpalayan, bedduaların işgaline de
K ü s t ü
Güvendiği itiraflar mı?
Zaten hepsi aynı,
Aynı…
Artık vakit;
Genzini yakan, başka kokularda kovalanmak.
Belki de el sallamak; gündelik heveslerin,
Eşelenmiş siyah beyaz hikâyelerine.
Anladı ki...
Marifet ne sevmekte
Ne de sevilmekte
Y a k ı ş t ı d e ğ i l m i
Bak! En az senin kadar
Başka dudakların izlerine de?
___________YASEMİN CANAN...
5.0
100% (32)