4
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2485
Okunma

Ve şair
En son düşünden de uyanmıştı
Sarıldı kalemine büyük bir heyecanla
Avuçlarını kanatırken cam kırıkları
Acıyla haykırdı
Biliyordu ki
Yalnızca hayaldi gördükleri
Çoktan teslim olmuştu karanlığa masumiyeti
Üzüldü ağladı
Çok da çaresizdi
Belki de kum fırtınalarıyla beraber
Yollara düşen garip bir Bedevi’ydi
Yıldızsız gecede yürüyordu
Bağdat’tan Şam’a..
Aldanma şair
Aldanma bu bahara
Yarin gözlerinden düşmedi bu cemreler toprağa
Hâlâ nerelere sürüyorsun sayfalarımı rüzgârlarınla
Halbuki karanfil kokulu şiirler yazacaktım daha
Ben ekmedim bu memlekete kan çiceklerini
Ben öğretmedim Mezopotamya’ya gazeli
Tutamadım ölümün kucağından
Ay ışığında vurulup düşen şehitleri
Adını ezberletemedim uzaklardan göç eden turnalara
Doğrularımı peşkeş çekip yalanlarıma
Dönülmez şafaklarda
Son bir kez daha dokunayım saçlarına
Dedi..
Ve uyandı şair
Hicaz makamıyla okunan sabah ezanında
Namaza niyetlendi
Ürkek adımlarla yürüdü şadırvana
Kalbinin tükenmiş sesiyle eşlik etti en içli dualara
Aldırmıyordu artık ayrılık şarkılarına
Ne de vedalara
Son bir sözü kalmıştı
Ve söyleyecekti
Hadi son bir şehadet ile beraber yürüyelim
Bizi Bekleyen Cenab-ı Allah’a Zerda...
5.0
100% (7)