6
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2828
Okunma

Bana hep yorgun ve sessiz geceler bıraktın
Hasretin yükselirken göğe
Çekilmez bir çarpıntı oldu kent
Konuş susma, çaresizliğimi gör
Vur şafağı alnından
Uyansın goncalar, gece sefasından
Ben, limanı belirsiz bir gemi yolcusuyum,
Bu aysız geceler, bana göre değil
Öğrenemedim; yitik yüzler arasında yaşamayı.
Gözlerinle yaralanıp, salıverdiğin adam,
Bir ihanetin hikâyesi oldu
Uçuk bir ölümün gölgesinde
Sen, göğsümde uyuyan, martının gagasındaki balık
Kaç yolcu teknesi battı bu gelgitlerinde.
Çeşmealtı’nda küreği kırık bir sandaldayım
Elimi ısıran bir deniz kızı çıkardım sudan,
Yaramaz bir çocuk gibiydi
Mehtabın ışığıyla sokulurdum içinize
Yakamozlar gözlerimdi, utanıp bakmazdın
Gecenin en olmadık saatinde
Üstün sırılsıklam yosun kokardı
Ne güzel ıslık çalardın geçen gemilere
Tek tutunduğum dal, aşkımızdı
Onu da çekip aldın koynumdan.
Uykum, bahar akşamlarının suskun meltemi
Yokluğun bilinmeyen ülkem oldu
Söyle, kime kaldı ki bu dünya
Gençliğim hazan rüzgârlarına takılıp gitti
Şimdi, adsız bir adaya takılıp kalmışım
Boşuna bekleme/ şiddetli lodos esiyor, gelemem....!
Vur şafağı alnından.
NURİ DAĞDELEN
11.4.2013
5.0
100% (4)