5
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1931
Okunma

Soğuk taş üstüne oturan zavallı çocuktu o
Küşmüşlüğüyle oyuncak gördüğü hayata
Sevgisiz, saygısız, ilgisiz
Ve kimsesiz gibi başıboş bir sokakta…
Ki kırılmış bileklerinden narin yalnızlığı
Sarılmış gövdesine bir çınar sarmaşığı misali
Uzun yollar yürümüşçesine küçük adımları
Kahrolmuş bir vedayla…
Kanamış güvenmeye baş koyan yüreği
Göz pınarları yaralanmış
‘’O’’ diye kaldırdığı elin küçük parmağı
Hayalleri kırılınca havada kalmış..
Ve koşmuş durmuş karanlığa
Bir üşümüş bir yanmış
Önünde bırakılan birkaç kırıntıyla
Bir yokmuş, bir varmış...
Annesine ağlayan çocuğu görünce
Ana kokusu nedir diye düşünmüş
Onların birleşen elleri mesafesinde
Göğe ellerini açıp Kıble’ye dönmüş…
Miniğim…
Bilirim ana kucağı yok sana..
Sana sokaklar ocak..
Acımasın için..
Sızlamasın yüreğin..
Sancıların dinecek..
Güneşler sana doğacak…
5.0
100% (14)