3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1400
Okunma

tuhaf bir teslimiyet
başsız gövde yada ölüm gibi sana susmak
gassal elinde meyyit misali
susup sen sadece sen olmak soğuyup taş kesilipte
eyvallah...
sensizliğe uyanacaksam bilki ölürüm
seni seviyorum son nefesimi verip öldüğüm anda bile susmuyorum...
sen göllerinde yüzüyor
sevinçlerim sol yanıdaki bir avuç çukurda gırtlağına kadar
içimde ben kadar çoğaldıkca sen
ve ben direndikce hayata
düşlerimden sökülüp sevinçler
otağ kuruyor şölen yeri oluyorda sol yanım...
kasaba sus kesilmiş ölüm kol geziyor
ebelerin gözü açık çocuklar kör
koca çınar gölgesinde bir avuç sus var...
göksunun göğsüne çivilenmiş
kara bulutlara inat bir tutam yakamozdan arta kalan hiç olmuş sevinç...
karanlığa gömülmüş bir ben
yağmur sonrası kalın perdeler ardında sevinçleri yüzünden sökülmüş
pencerenin pervazına yaslanmış pembe begonyalar gibi solmuş yüz
umudu yitirmiş feri sönmüş bir çift göz ....
camda kalan
belli belirsiz bir iz yağmur lekesi...
yığılıp kalıyorum her sokkak başında
yokluğun çökünce gözlerimdeki tüllenen çividi mavi umuda
adını andıkca çoğalıyorum her köşe başında
sen bekleyen bir ben oluyorumda...
susuşum sen
hep sen susuyorum seni ölümüne seviyorumya...
gözlerimi sana son kez
sımsıkı yumup isli mum alevi gibi son kez titreyip sönerek susuyorum...
Hasan ODABAŞI
5.0
100% (7)