0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1025
Okunma

Artık eskisi kadar gücenmiyorum hayata
Dört bir tarafımda parmaklıklar olsada
Yitip gitsede bütün umutlatlarım bir gecede
Şu dört duvar arasında alıştım yaşamaya
Ruhum çekilirken derin yalnızlıkların içine
Gocunmuyorum artık beni benden alan
Ömrümü benden çalan iki metrelik odalara
Bu mapus damında çöl yorgunu bir devenin
Suya hasret kalışı gibiyim yalnızlıklarımda
Şu çürüyen bedenimin dili yokki konuşsun
Anlatsın bir bir her çekilen tespinin acısını
Burası insanların hayallerinin bittiği bir yer
Burada kuşlar ötmez insanlar yasaklıdır
Kuytu bir köşede ağlayan bedenler vardır
Gizli gizli içine bir çığlık sokar bu dört duvar
Senin olan herşey senlikten çıkar zamanla
Yok eder adamı bütün renkler kararır
Bir anda kendi ellerinle kendine kıyarsın
Delirtir adamı bu kuytularda ki yalnızlık
Boğazına bir düğüm oturur anlayamassın
Yolunu şaşırmış bir ceylan yavrusu gibi
Gidecek yer bulamassın şu dört duvarda
Duvarlar teker teker yıkılır kalır üzerine
Kurtarmak istesende kendini asla olmas
İçinde ki sessiz çığlıklar sığmaz içine
Patlayacak bir yer bulamassın oralarda
Kendi kendine patlarsın kendi içinde
Ellerin param parça olur boş duvarlara
Vurmaktan ama yinede hiç kimseler
Duymaz içindeki çığlıkların yankılarını
Avazının çıktığı kadar seslensende
Özgürlüğe hiç kimseler duyamaz seni
Sarmıştır bir kere,senide ruhunuda
Bütün benliğinle hükmetmiştir artık seni
O soğuk duvarlar,ve zamanla herşeye
Alıştığın gibi,burayada alışıyor insan
Sen bir korkusuz şovalyesin unutma
Hakkın adalet kuşağını kuşananlar için
Mapus damları bilene onların gözünde
Cennetin,en güzel bahçesi gibi gelir...
Ufuk GÜNEY