1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1147
Okunma
yıldız yordamıyla durduk
izohips değil taklamakanın kum dalgaları
ölüm ince ince örülüyor sırtına
afgan-i bir ezgi ki rüzgârın getirdiği dağsız tepelerin ardından
hangi notasında gömülürsen gömül
ne sapıtma ister ne kefen ne de tümülüs ateşi
enlemsiz meridyensiz mezarına
zaten bir defa ölmüştüm hazarı gün yalarken
sanki sabahı bize bahşeden o azarinin besni gözlerinde
yol bu;karışmış sevdaların içinde kaldık
senin gözlerine hiç asitler damladı mı hesapsız
pirim bu başka,öyle deme
ecelin yıldızların geometrik açı hesabına kaldığı zaman
insansın,gövdene yapışmış hislerin matematiğini yapıyorsun arsızca
uğultusunu duyduğun varamadığın su gibi
işte pirim,aziz olmayabiliyor bazen hiçbiri
kaç sevdaya dil,kaç sevdaya din öğrendim bilinmez
ne tapınak ağıtlarına nota dizdim kendi yazgımı
hangi beyaz bayrakla denersen dene
bu,nepal rahibesinin ördüğü kaleye girilmez
bir yer daha vardı,sanki hayber geçidinin oralarda
çatal yüreğini avcuma koydu ince endamlı bilekleri adak kemiğinden halhallı
cengiz bunun kaşından çalmış,ordularına yayı
ellerimizle konuştuk,dinlerimizle ayrıldık
kan kalesi bu,aliden başkasının zaptetmesi kolay mı
usta
bu nasıl türkü gittikçe yaklaşıyor çadırımıza
ah...şimdi bir atımlık ölüm olsa
kasım
5.0
100% (10)