15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
936
Okunma
Varlığının kapısı
Aralık olsa
Gelir gizlice otururdum dizinin dibine…
Oysa
Yüzüme çarpar –acımasızca-
Sana uzanan tüm kapılar
Ve ben yok olup benliğimde
Ufalır, küçülür, sığınırım yüreciğine.
Bir taş atarım şu deli çaya
Halkalarına bakıp dalar giderim,
Yok olurum “Can ! Nerdesin?” diye.
En derine dalar,
Seni ararım.
Derinlerde batık bir gemide,
Hayalinin izini bulur,
Sevinirim.
Bir tablonun içinde,
Başka bir mekanda,
Başka bir yüzle
Seni görürüm,
Tanıyamam:
Yüzündeki bu kıvrımları tanımam ki ben,
Bu mutsuzluğu görmedim ki sende hiç.
Bakma öyle dalgın dalgın…
Can! Can içre can!
Bu tabloyu yeniden çizsinler,
Sana gülen bir yüz koysunlar.
Sana anahtarla açmadığın bir ev,
Sana sıcacık bir kahvaltı,
Sana umut versinler kucak dolusu…
Boğuluyorum!
Vazgeçtim…
Bir daha taş atmayacağım
Hiçbir deli çaya.
Halkalarında da dalmayacağım.
Ama bil,
Sana uzanan kapılar
Açılmasa da bana
Eşiğinde oturmaktan vazgeçmeyeceğim.
Çünkü bilirim ki bir gün
Açacaksın o kapıyı sen
Ve ezilmeyeceğim ben
-Yüreğimdeki sevdanla-
Görmeden bassan da
Bu garip canıma.
Canözün
SERAP ÖZALTUN