14
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
2204
Okunma

Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
İnkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
Ve lütfen inkar etme;
... Sana en çok ben yakıştım.
Özdemir Asaf
...
(aşkım
pardon monsieur;)
önceki mektubumda yazmıştım
fakat sen söylemlerime göre çizersen bu aşkın rotasını
(kelimelerin gramaj değerlerinin hesabındayken)
bırak okyanusları bir arpa boyu kadar yol alamayız
yan yatmış gemimizi kurtaramayız
mesela sana deliyim dediysem
bu deli/kanlı olduğumu göstermez
yahut ölüm boyunda gövdene siper olmuşsam
ve mangal gibi yürek taşıyorsam
bu kadın olduğum gerçeğini değiştirmez
yüksek ökçelerle düşmeden yürümeyi
ergenlik dönemimde öğrendim
hem de çivi döşeli kaldırımlarda tökezleyerek
sen ister süzme de
ister muhallebi çocuğu
bir yanım İstanbul
bir yanım A n a d o l u
bu asil kentin
en işlek ve kalabalık caddesinde
çocuğun biri mızıka çalar
bir bulut peşime düşer yağmur öper tenimi
çıplak ayakla dans edebilirim
aynı anda asılır kirpiğime bir ağıt
... gözyaşlarımı dicleye dökebilirim
bir bileğim anais kokar
diğeri tandır
ikiye ayrılmış bedenimin mutluluğu
ve hüznü de farklıdır
öfkene hedef olmamak için
heybemde suretimden dublörler çoğaltıyorum
sanki alnım dart
her ağzından çıkan zehirli ok
yetmedi mi gururumu dudaklarına rehin verdiğim
alnımın yazısından ne vakit vuracaksın onu da bilmiyorum
ne tuhaf sıra dışı ve muammalı bu aşk
bir gün lodos arada süt liman ve en çok poyraz
kulağımda değişken tınılar
bazen piyanodan dökülen notalar
... bazen taş plaktan cızırtılı incesaz
hani sen zalimlerden değildin küçücük bir çocuktun
ve masumdu ellerin, dilin ve dudakların
öyleyse alnıma merhamet sür biraz…
de_soulmate