3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
804
Okunma
her şehrin yüzüne tükürülecek bir yeri vardır dedi
bütün kentleri yenen adam
geçti üçüncü sınıf beklemeye
bir noktaya daha işaret koydu
şapkasından çıkardığı haritadan
tehirli pasinler ekspresi
mikserler geçiyor dışardan dönerek çimento dolu içleri
güldü
bunların diktiği duvarlara nur düşmez daha
yeni dikiliyor tükürmedikleri
aklına geldi birden emmisi deli velinin anlattığı hikâye
zamanın birinde;divanenin biri ah bir akçem olsa
herşeyin bir değeri vardır diye gezermiş öyle
şikâyet buyurmuşlar kraliçeye
çağrılmış huzura ,bağırmış sultan
doğru demiş ama divane
-o zaman benim de değerimi söyle
-pazarlığa girerim amma param yok işte
güldü
omuzundan dörtüldü
el uzatmış dilenci
-al lan dedi pazarlıktan arta kalan paradan
son feryatlarını yaparken buharlı
zar zor düştü içine
beterin beteriydi manzaray-ı umumiye
boğardı eline geçse,bu diyar baştan başa’yı yazanı
dip köşelerde kendine bir yer kaptı acele
demirin sesi tırmalıyor sinirlerini
kulak verdi köşkerlik yapanın muhabbetine
-azizim lût tufanı bir daha gelecek ama bir dana kellesinin yetmişe çıktığı zaman
ulan iyi daha onlarda
kıvrıldı minderine
anladı kargaşadan alacakaranlığın olduğunu sarıldı tütününe
bozkır kekikleri bastırsa da kokusunu
bu bitlis sarmasının yoktur üstüne
şapkasındaki haritanın yanından tek dal iran kâgıdı çıkararak
doldurdu aralarına
emretti sarı parmaklarına
kaya gölgelerinin kendi boyunu katladığı zaman ikiye
döküm demir kokuları doldu genzine
durdular
boğma rakı zamanlarından kalma şişesini tuttu istasyon çeşmesine
yer gök alatufan,emek kan ağzı dili kitli insanlar
akasyalarda çiçek vardı
tüküremedi yere
kasım
5.0
100% (9)